Federasyon, kulüpler ve sporcular arasındaki iletişim sorunları yıllardır devam ediyor. Bir türlü çözülemeyen bu sorun teknenin ahşap kısımlarını yiyen kurtlar gibi her yeri sarmış durumda.
Ülkemizde yapılan konuşmaların en önemli konusu memleketin sorunlarıdır. Konular bazen ekonomi, bazen politika bazen de spordur. Tüm bunları konuşurken ülkece dinlemek ve anlamak gibi çok önemli detayları atladığımızı düşünüyorum. İletişimsizlik en büyük problemlerimizden biri…
Bu problem ilk olarak ailede başlıyor. Anlatmak, ikna etmek yerine büyükler küçükleri kendilerince doğru olan şeyleri yapmaya sürekli zorluyor. Bilgilendirilmeye gereksinimi olan taraf ise sorgulamadan söylenenlere uymanın doğru bir davranış olduğuna inanıp ona göre davranıyor. Bu daha sonra okul ve iş yaşamında da böylece sürüp gidiyor. Belki de bu biraz yaşadığımız coğrafyanın sorunu. Bu coğrafyada ya ima ya da ısrar edilir. Açık bir şekilde düşüncelerin ve olayların paylaşılması, yerine göre ayıp bile sayılabilir.
Sporumuzun kurumlarında da bu tip iletişimsizlik olaylarını yıllardır görüyoruz. Çok eskilerde iletişim imkanlarının kısıtlı olması, sosyal medyanın ise hiç olmaması sonucu, kulüpler, federasyonlar ve sporcular arasındaki iletişim kişisel ilişkilere dayanıyordu. Günümüzde ise tüm teknolojik imkanlara rağmen, sporla ilgili kurumların iletişim organları eski SSCB’nin ünlü “Pravda” gazetesini aratmayan şekil ve tavırdaki web sayfalarının ötesine geçmiyor. Genelde talimatlar, programlar, sonuçlar ve bir iki ıvır zıvır bilgi dışında herhangi bir iletişim aracı yok.
Oysa bizler, yani sporcular, idareci olmayan sporun izleyicileri, veliler merak ediyoruz… Örneğin bizi idare edenler dört yıl sonra nasıl bir yelken sporu bırakacaklar? Hangi sınıflarda yarışılacak, neden o sınıflar seçilecek, bir foiling ya da katamaran sınıfımız olacak mı? Optimistten sonra sporu bırakanlar nasıl kazanılacak? Milli takım nedir, milli sporcular ne tip avantajlar kazanır bunun yanında olimpik sporcu nedir? Bunlar gibi bir sürü sorular…
İlke kararları denen sporumuzun bel kemiği olan bir kurallar manzumesi var. “Git oku orda hepsi yazıyor” derseniz bence yine bir iletişimsizlik sarmalına giriyoruz demektir. Vurgulamaya çalıştığım şey bu değil. Ben karar verme konumundaki kişilerin ister federasyon ister kulüplerde olsun bizlere, konuşma diliyle hedeflerini, bu hedeflere ulaşmak için neler yaptıklarını, yapacaklarını, uygulamalarda aksaklıklar varsa bunları nasıl önleyeceklerini anlatmalarını istiyorum. Bizlerin aydınlanmaya gereksinimi var. Bilgi ve ilgiyle beslenmeyen gruplarda dedikodu başlıyor. Dedikodu ise teknenin ahşaplarını yiyen kurt gibi, bir kez bulaştığında kurtulması çok zor.
Bu yıl Bodrum yarışlarına katılamasam da yarışların nabzını tutmaya çalışıyorum. Filonun en yeni üyesi, ülkemizde yapılması ise ayrı bir gurur kaynağı olan KERR 41 Anything ve Anyway Racing Team ekibine “hoş geldiniz” diyorum. Bu kadar yüksek teknoloji bir tekneyi burada yapmak büyük cesaret ve bilgi işi. Yarışların başı olmasından dolayı sıralamalar sürekli değişiyor. Sanırım bir iki ayak sonra tablo daha netleşmeye başlayacak. Bodrum Kış Trofesi bu yıl en çok rağbet edilen yarışlardan, kalitesini artırarak sürdürmesini diliyorum.
Orient Express’te de yeni sezon hazırlıkları tam gaz sürüyor. Ufak tefek tamir ve bakım çalışmaları bitmek üzere. Geçen yıllarda çok gereksinim duyduğumuz yelken eksiklerimizi de tamamlamak için çalışmalar sona yaklaşmış durumda. Ekip geçen yıl kazandığı başarıları bu yıl da sürdürmek istiyor.
Adil ve kolayına rüzgârlar dilerim. MBY