2020 yılında yapılacak olan Vendée Globe’a hazırlanan tek solo yelkencimiz Tolga Pamir ile şubat ayında düzenlediğimiz “Deniz Sohbetleri”nde biraraya geldik.
Söyleşi: Selcen Tanınmış
Bir solo yelkenci Tolga Pamir… Yani bir teknede, rakiplerine karşı, değişken zorlu şartlarda gece gündüz tek başına yarışan bir adam. Yelkene, denize, mücadeleye bağımlılığın bir adım daha ötesinde, bunu yalnız yapmaya tutkun bir yarışçı. Böyle adamların çevresindekiler için hayat daha zor … Annesi, babası, sevgilisi, çocuğu olmak hep yüreği ağzında yaşamak demek…
Vendée Globe hedefiyle 12 yıl önce yola çıkan Tolga Pamir eşi de bir yelkenci olduğundan şanslı. Baba duruma biraz daha alışmış. Annesi ise hâlâ her yarış ona aynı mesajı yolluyor “Rüzgâr, dalgalar, kuşlar ve balıklar seni korusun…”
Solo yelkencilik nedir ve Türkiye’de neden yeterince bilinmiyor?
Ülkemizde olmayan bir branş olduğu için hakkında doğal olarak çok fazla bilgi yok. Özveri isteyen, yelken sporunu içinde yer alan bir spor dalı. Teknolojiyi en uç noktada yaşayan, medyatik geri dönüşü bulunan bir alt branş aslında solo yelken. Bu sporun ev sahipliğini yapan ülke ise Fransa. Uluslararası kurallar solo yelkenle denize çıkma izni vermiyor. Örneğin İngiltere’de solo yelken yarış organizasyonu mümkün değil. Fransa’da ise bu tip bir yasak yok.
Bu yüzden mi Fransa’ya yerleştin?
Farklı şeyler de var ama en büyük sebep bu. Orada farklı bir bakış açısı var. Mesela en basiti Türkiye’de her türlü tekne için ehliyet alma zorunluluğu söz konusu. Fransa’da ise yelkenli tekne sahibiyseniz zorunluluk yok.
Fransa, yelkenciliğine ne kattı?
Türkiye’de ikinci iş görüşmemi yaptığım reklam ajansının sahibi bana “Bildiğin her şeyi unutabilir misin?” diye sordu. Biraz tuhaf geldi, niye sordu diye düşündüm, anlamadım ama “denerim” dedim. Daha sonradan anladım ne demek istediğini. Farklı bir mekanizmanın içine girdiğinizde o yapının kişiliğini öğrenmenin en iyi yolu her şeyi sıfırlamak ve yeniden inşa etmektir. Fransa’ya giderken de benim kafamda bu vardı. “Yelkenle ilgili hiçbir şey bilmiyorum” dedim. Bu düşünce bana kolaylık sağladı. Gerçekten de sıfırdan başlamak gerekiyor. Çünkü yelken farklı parametrelere bağlı bir spor. Hava koşulları, dalga, teknedeki ağırlıklar, gelgit akıntılar derken sürekli bir değişim hâli söz konusu. Bu işi de zorlu kılan, yelken branşını güzel ve zevkli hâle getiren bu. Fransa’nın Atlantik kıyısı birçok olumsuzluğu yaşatan bir bölge. Hava soğuk, sürekli yağmur, pis bir hava var. Ancak o adamlar hep denizdeler. Sanırım sıkılmıyorlar. Sürekli değişen şartlar onların sıkılmasını engelliyor. Deniz onlara sürekli farklı parametreler kullanarak sorular soruyor. Onlar da bu soruları yanıtlamak istiyorlar.
Röportajın devamı Nisan 2017 sayımızda..