Milo bebeğin gelişiyle teknede yaşam değişmeye başladı. Milo’nun geldiği dünyaya alışma süreci gibi bizim de üç kişilik hayata alışma sürecimiz var. Henüz yeni başlayan üçlü maceramızın ikinci ayını geride bıraktık.
Yazı: Maral Ceranoğlu Fotoğraflar: Uğur Yavaş – Maral Ceranoğlu
Doğumum Uruguay’ın Colonia şehrinde oldu. Annemler ve arkadaşım Duygu doğuma geldiler. Eşyalı tuttuğumuz evde yaklaşık 40 gün kaldık. En başta yabancı bir ev fikrine sıcak bakmasam da, istediğimde duşa girmek, en ufak bir ihtiyaçta markete- eczaneye ulaşma imkânı ve hastaneye yakınlık açısından yeni evin tüm kolaylıklarından faydalandım.
Ev hastaneden birkaç sokak öteydi. Kasılmalarım başladığında, yürüyerek hastaneye gittik. Yaklaşık 36 saat sonunda normal doğumla Milo dünyaya geldi. Uruguay’daki sağlık sistemi bizi oldukça tatmin etti. Bu ülkeye vardığımızda, tavsiye üzerine önce özel hastaneye gittik. Normal doğum yaklaşık 1200 TL’ye mal oluyordu. İlk kontrolümden sonra devlet hastanesine yöneldik. Öğrendiğimiz kadarıyla aynı doktorlar, aynı ilgi alakayla devlet hastanesinde de çalışıyorlar.
Önce ikametgâhımızı buranın yat limanına aldık ve sonrasında hastaneye kaydımızı yaptırdık. Tüm kontrollerim ve uzun süren doğumum boyunca kendimi çok güvende hissettim. Tüm hastane çalışanları hiç ummadığımız kadar ilgi ve şefkatle yaklaştılar.
Devlet hastanesindeki aletler, eşyalar, kapılar özel hastanedeki gibi yeni değildi.
Ama kendimizi tanıdık bir yerde hissettik. Şimdilerde Milo’nun kontrollerine gittiğimizde, ebelerle, hemşirelerle ve doktorlarla tanışıklığımız var. Sokakta dahi selamlaşıyoruz. Sizin anlayacağınız, tekneyle gezen Türkler olarak mahallede oldukça tanınıyoruz.
Hamileyken her gün halimi hatırımı soran esnaf ve mahalleli doğumdan sonra da aynı ilgiyi bana ve Milo’ya göstermeye devam etti. Hediyelerle, manevi desteklerle bizi kendi evimizde hissettirdiler.
Harita masası Milo’nun
Teknemiz o kadar ama o kadar dolu ki Milo’ya henüz bir dolap veremedik. Çünkü neyin nasıl daha pratik olacağına bir türlü karar verebilmiş değiliz. Şu anda tüm kıyafetleri poşetlerde ve alt değiştirme alanı olarak belirlediğimiz harita masasında. Hem gardrop hem de bez değişim alanı olarak kullandığımız harita masamız, çok yakında küçük gelecek, üstelik seyir halini düşünürsek güvenli de değil.
Milo’nun her iki günde birkaç parça çamaşırı çıkıyor. Teknede en büyük sıkıntı ise su. Alargada kaldığımızdan suyu ya taşıyoruz ya da tonozdan ilk musluğa hortumumuz yetene kadar kendimizi yanaştırmak suretiyle depomuzu dolduruyoruz. Bu teknik de kaptanın buluşlarından biri; motor çalıştırmadan, sadece halat ve dingimizin yardımıyla…
Yazının devamı Mayıs 2017 sayımızda..