Ülkemizde son dönemde sayısı hızla artan yapay resif uygulamaları, hem deniz yaşamını düzenliyor hem de bir gelir kaynağı olarak ekonomiye değer katıyor.
Yazı: Eray Emin Aydemir
Son yıllarda yapılan araştırmalar sonucunda sudaki canlılarda mikroplastiklerin tespit edilmesi, aslında hem deniz canlıları hem de bu canlıları tüketen insanlar için tehlikenin çok yakın olduğunun en büyük göstergesi. Başka bir ifadeyle, büyük bir mutlulukla tükettiğimiz deniz ürünleri, artık eskisi kadar sağlıklı değil. Bilim insanları, 2050’den itibaren denizlerde balıktan çok plastik bulunacağını öngörürken, deniz yaşamının korunması için bilim çevreleri yoğun bir mücadele veriyor.
“Denizlerin yağmur ormanları” olarak tanımlanan mercan resiflerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalması, aynı zamanda deniz yaşamı için de tehlike çanlarının çalması anlamına geliyor. Avustralya’nın kuzeydoğu sahillerinde deniz canlılarına ev sahipliği yapan Büyük Set Resifi’nin deniz suyu sıcaklığının artması nedeniyle kısa bir süre sonra öleceği tespit edilirken, 25 milyon yıl yaşındaki resifin insan etkileri dolayısıyla yok olması aslında yaptığımız doğa tahribatının en büyük örneği.
Ancak deniz ekosistemi için bir umut ışığı var. Doğal olmayan bir çözüm olsa da yapay resifler, bir yandan deniz yaşamınının korunması açısından fayda sağlarken aynı zamanda yarattıkları dalış turizmi sonucunda ekonomik bir getiri kaynağı olabiliyor. Yine de yapay resifler deniz yaşamının korunmasına tek başına çare olacak bir oluşum değil. Yarattığımız tahribatı gidermek açısından önemli bir destek olsa da milyonlarca yıldır sucul yaşamı destekleyen doğal resiflerin yerini doldurması imkânsız. Daha basit bir anlatımla doğal resifleri korumayı başaramazsak yapay resiflerin hiçbir anlamı kalmayacak.
Peki ya Türkiye’deki yapay resif uygulamaları?
Ülkemiz küresel ısınma ve deniz kirliliğinin sonuçlarını ciddi şekilde hissediyor. Tablo her ne kadar karamsar gözükse de akademik anlamdaki çalışmalar umut verici. Yapay resif konusunda ülkemizdeki sayılı uzmanlardan biri olan İstanbul Üniversitesi, Su Bilimleri Fakültesi Su Ürünleri Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümü’nde görevli Dr. Benal Gül, yapay resiflerle ilgili sorularımızı yanıtladı.
Resiflerin önemi nedir? Yapay resiflere neden ihtiyaç duyuyoruz?
Resif, genel tanımıyla sualtındaki kumluk, kayalık veya mercan alanlarıdır. Doğal resif dediğimizde aklımıza mercan resifleri ve doğal kayalık alanlar gelir. Bu doğal resif alanlarının, düz deniz tabanlı habitatlardan farkı, karmaşık yapısı sayesinde birçok canlıya barınma, beslenme ve avlanma alanı sağlamasıdır. İnsanoğlu için yaşamsal kaynaklardan biri olan sucul ortamlar aynı zamanda insanoğlunun sömürüsü altında. Aşırı avlanma, kirlilik gibi nedenlerin yanı sıra, kıyısal alanlarının doldurulması, erozyon ve aşırı kullanım baskısı sebebiyle resifler zarar görüyor. Buna küresel ısınma da eklendiğinde doğal resif alanlarının çoğu yok oluyor.Doğal olarak bu habitatlara bağımlı olan türler de tehlike altında kalıyor. İşte bu noktada, bazen sucul ekosisteme verilen zararları telafi etmek, hassas alanları onarmak ve korumak, bazen de doğal resifler üzerindeki kullanım baskısını azaltmak için yapay resiflerden faydalanıyoruz. Esas olan, yapay resiflerin ekosisteme zarar vermeyen malzemeden yapılmış olması ve doğal resifin canlılara saklanma, yuvalanma, beslenme imkânı sağlamasıdır.
Yapay resif yazısının devamını Aralık 2017 sayımızda okuyabilirsiniz.