Türkiye 1996 yılında taraf olduğu Antarktika Antlaşması’yla dünyanın yedinci kıtası olarak kabul edilen Antarktika için ilk adımı atmıştı. Türkiye’nin bu kıtadaki etkinliğini güçlendirmesi ve sürdürmesi için danışman ülke statüsüne geçmesi şart.
Röportaj: Kadir Pirasoğlu
Kıtalar, denizler, boğazlar, zirveler… Keşfetmek insanoğlunun doğasında var. Fakat keşfetmek için araştırmak, çaba harcamak gerekiyor. Yakın geçmişte keşfedilen ve halen üzerinde çalışmalar yapılan ama hâlâ gizemini koruyan bazı konular var ki üzerinde daha fazla çalışmak gerekiyor. Tıpkı Antarktika gibi… 1820 yılında Rus kaşifler tarafından düzenlenen bir ekspedisyona kadar varlığı tam olarak bilinmeyen Antarktika’da bugün dünyanın ve insanlığını geleceğini etkileyecek birçok bilimsel araştırma yapılıyor. Yedinci kıta olarak kabul edilen, dünyadaki buzulların yüzde 90’ını üzerinde bulunduran, bazı kesimlerine iki milyon yıldır yağmur yağmayan, buna rağmen dünyadaki tatlı su kaynağının yüzde 70’ini içinde barındıran, iç kesimlerinde hızı 300 km’yi bulan rüzgârlar sebebiyle dünyanın en kurak ve ölçülen yıllık ortalama -50 derecelik sıcaklık değeriyle dünyanın en soğuk yeri olan bu kıta bilim insanları için hâlâ çok cezbedici.
Bugün Antarktika kıtası herhangi bir ülkenin yönetimi altında bulunmuyor. Kıtanın idaresi 1961 yılında kabul edilen ve 12 ülke tarafından imzalanan Antarktika Antlaşması ile yapılıyor. Günümüzde bu antlaşmaya 29’u danışman, 53 ülke taraf durumda. Şubat 2016’da Bakanlar Kurulu kararıyla onaylanan Antarktika Antlaşması Çevre Koruma Protokolü’nü imzalayan Türkiye böylece kıtada yapacağı bilimsel araştırmalar ve kuracağı bilim üssünden sonra danışman ülke olmak için başvuruda bulunabilecek. Fakat danışman ülke olmak için bilim üssü kurmak yetmiyor. Daha çok bilim insanının kutuplarda araştırma yapmasını sağlamak ve diğer danışman ülkeler gibi daha çok nitelikli bilimsel makale yazmak gerekiyor. Ancak bu şekilde Türkiye’nin kıtadaki etkinliği güçlendirmek mümkün.
Türkiye’nin kuracağı üs ve yapacağı nitelikli çalışmalarla Antarktika’da var olmasını isteyen ve bu yönde çalışmalarını sürdüren İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Başkanı Bayram Öztürk ile Antarktika üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Türkiye’nin Antarktika’ya ilgisi ne zaman başladı?
Antarktika 1990 yılından itibaren Türkiye’de yaşayan bilim insanlarının kafasını meşgul eden bir konu. Türkiye 1995 yılında bu antlaşmaya katılma kararı alıyor. Ama biz Prof. Dr. Erol Dizdar hocamızın önderliğinde 1991 yılında Antarktika ile ilgilenmeye başladık. Araştırmalara başlamak için 5 milyon dolarlık bir bütçe gerekiyordu. Bu konuda TÜBİTAK nezdinde girişimlerimiz oldu fakat olumlu yanıt alamadık. Ama herkesin kafasında bir Antarktika vardı.
Antarktika hakkında Bayram Öztürk’le yaptığımız röportajın devamını Mayıs 2018 sayımızda okuyabilirsiniz.