Miami’nin parlak ışıklarının oluşturduğu fonda çarpıcı Pearl 80 ’in ana akım rakiplerine meydan okuyup okuyamayacağına bakacağız.
Aralık ayında Miami şehir merkezinde puslu gün ışığı şehrin finans merkezindeki aynalı gökdelenlerden yansıyor. Epic Hotel’in iskelesine aborda olmuş Pearl 80’le tanışmak için buradayız. Burası kent merkezinin popüler gece mekânlarından biri ve karanlık basarken valeye arka arkaya lüks otomobil anahtarları teslim ediliyor; orada bir Lamborghini, bir Aventador, burada bir Rolls-Royce Wraith var –ancak hiçbiri büyük Pearl’ün gördüğü ilgiyi görmüyor.
Ertesi sabah 80’i ilk kez gün ışığında görüyoruz. Bu, çok yakışıklı ve orantılı bir tekne, kocaman aynalı camları çevredeki binalardan kamuflaj sağlıyor. 80, Bill Dixon dış tasarımı, Kelly Hoppen iç dekorasyonu ve yaşam alanlarının yerleşimini 75 ile paylaşıyor olsa da tamamen farklı bir kalıp sistemi ve 75’teki ZF pod drive sistemi yerine V-drivelardaki şaftlarla inşa edilmiş. Tersane bir anlamda buna mecbur kalmış, çünkü ZF podları üretmeyi durdurdu. Ancak piyasadaki -genellikle kaptanlı- alıcılardan alınan geri bildirimler zaten şaft tahriklerin tercih edildiği yönündeydi. Caterpillar, MTU ve MAN makine seçenekleri sunuluyor, teknemizin düzenli makine dairesinde ise bir çift harika MAN V12 1,800 bulunuyordu.
Söze 80’in inanılmaz şık iç dekorasyonundan başlayalım. Fiziksel yerleşimle ilgili çok fazla oynama yapılamıyor, ancak üç farklı (Taupe, Studio ve Luxury) Kelly Hoppen iç dekorasyonu sunuluyor. Bununla birlikte standart yerleşim iyi olduğundan müşterilerin değişiklik yapmak isteyeceğini sanmıyoruz. Güverte katında mürettebatın gözlerinden uzak olmak isterseniz mutfak bir bölmeyle ayrılabiliyor ancak test teknesinde açık bırakılan ve gerideki alçak oturma bölümüne doğru yerleştirilen, bara bakan mutfak gayet iyi. Ancak bazı yerlerde görüntü kullanışlılığın önüne geçmiş ve seyir halindeyken dizlerinizi ya da kalçanızı çarpabileceğiniz birkaç sivri köşe var.
Yukarıdaki cam panel sayesinde dümen ve mutfak bölümü olağanüstü. İçerisi aydınlık ve manzara inanılmaz, ancak içerisi ısındığından opsiyon listesindeki tropikal klimanın tercih edilmesi akıllıca olacaktır.
Akılcı güverte yerleşimi
Aşağıdaki banyolu dört kamara da güverte katı kadar şık tasarlanmış. Duş kabinlerine kadar her alan son derece özel gözüküyor, pek çok detay ve kullanılan malzeme çeşitliliği ve döşemelikler göz alıyor.
İskeledeki twin ve sancaktaki çift kişilik yataklı kamaraların arasından uzanan koridor ortaya yerleştirilen yatağı ve iskele penceresinin altında rahat bir kanepesi olan VIP kamaraya ulaşıyor.
Ana kanal ve Miami Limanı’na açılan kanal ağlarını rahat geçmek üzere flybridge’e çıkıyoruz. Flybridge kocaman gözüküyor ve etkileyici bir hardtop’la korunuyor, kaydırılarak açılan kısmı güneş ışınlarının ulaşabileceği koca bir boşluk bırakıyor. Dümenin yanındaki sehpanın çevresinde basit bir oturma grubu ve vasatta daha geniş bir yemek masası bulunuyorsa da, bu bölümdeki oturma grubunun uzun altlığı ve kısa arkalıkları yüzünden çok da rahat değil. Karşısında iyi donatılmış bir lavabolu bar ve bu tekneye özel jakuzi var, geride ise şezlongların koyulabileceği bir açıklık bulunuyor. Burası boşa harcanmış bir alan gibi dursa da Pearl güverteye pencere yaparak aşağıdaki havuzluğun ışık almasını sağlamış.
Yukarıda bahsettiğimiz MAN V12’ler tekneye inanılmaz bir güç katıyor ve Miami’nin konteyner limanı ve South Pointe Beach’i yavaşça geçerken son derece sessizler. Intercoastal Waterway’in (ICW) sakin sularından çıkarak Kuzey Atlantik’e açılıp güneydeki Key Biscayne’e yöneldiğimizde ardı ardına gelen solugan bizi karşılıyor.
Pearl 80 test yazımızın devamını Temmuz 2018 sayımızda okuyabilirsiniz.
