Başarılı komedyen İlker Gümüşoluk, Teknede Sohbet’in bu ayki konuğu oldu. Sık sık kahkahalarla kesilen sohbetimizde hem yaptığı farklı işleri hem de deniz tutkusunu konuştuk.
Röportaj: Eray Emin Aydemir Fotoğraflar: Osman Uğur
ini aşkın stand-up gösterisi, sayısız radyo yayını, youtube’da izlediğimiz Apartman Sohbetleri ve yayınlanmış bir kitap. İlker Gümüşoluk düşüncelerini ve mizah yeteneğini insanlarla paylaşmayı seviyor. Bu işte başarılı olduğu da bir gerçek. Ancak onun kıyıda köşede kalmış, fazlaca öne çıkarmadığı bir deniz tutkusu da var. Madalyalı bir kürekçi olmasının yanı sıra amatör olarak dalan Gümüşoluk’la gerçekleştirdiğimiz bu sohbet onun geçmişine ve tutkularına dair bilinmeyenleri ortaya çıkardı. Cheese Sailing’e ait MAT1010 yelkenliyle çıktığımız bu seyirde Kadir Pirasoğlu ve Burak Cora da bize eşlik etti.
2004 yılında stand-up kariyeriniz başladı. Çocukken sahneye çıkmak mı istediniz yoksa birileri sizi bu işe mi yönlendirdi?
Çocukluk hayalim değildi. Ben maymun iştahlı biriyim. İlk zamanlar futbolcu olmak istiyordum. Bunun hayalini kurdum hep. Sonra sporcu olmayı düşündüm. Kürek sporuna başladım. Sahneye çıkma düşüncesi daha sonra gelişti. Esprili bir insanım, komik bir tarafım var. İnsanlarla paylaşmak istedim. Bunu paylaşacağın birkaç yol var; ya yazar olabilirsin, ya karikatürist olursun ya da radyo programı yaparsın. Ben görsel olarak da insanlara bir şey anlatmayı hedefledim. Sonra birgün biraz da arkadaşların gazıyla bu işe adım attım. İlk çıktığım yer “See You” isimli bir türkü bardı. Salı günleri boştu, sahibi de “gelin yapın” dedi. Çok amatörce başladı bu iş. Sistem şöyle çalışıyordu; bir tane mekân buluyorsun, kirasını veriyorsun, arkadaşlarını topluyorsun, sahne alıyorsun. O yıllarda stand-up böyle bir şeydi.
Bu oldukça zorlu bir iş. Heyecanı nasıl yendiniz?
Heyecanı bastırmak uzun sürüyor. Yaklaşık altı-yedi ay boyunca bununla mücadele ediyorsun. Sahneye ilk çıktığında stand-up yapan biri olarak en büyük derdin unutmamak oluyor. Esprilerini ezberlemişsin, bir sıraya göre gidiyorsun. Zaman geçtikçe artık seyirciyle oynamayı, insanlar güldüklerinde es vermeyi öğreniyorsun.
İlker Gümüşoluk röportajının devamını Ağustos 2018 sayımızda okuyabilirsiniz.