Foil adı verilen su kanatları son yıllarda yelkenli teknelerde çığır açtı. Milyon dolarlık America’s Cup teknelerinden yelkene yeni başlayan çocuk teknesi optimiste kadar neredeyse tüm yelkenliler artık su kanadı kullanabiliyor.
Yazı: Baran Atasoy
Su kanatlarının kullanılması oldukça eskilere dayanıyor. Fransız Denis Fargot 1869 yılında ilk patent başvurusunu kürekli bir tekne için yaparak adını tarihe yazdıran isim oldu. 1906 yılında ise İtalyan Enrico Forlanini 60 beygirlik su kanadı kullanan motorlu teknesiyle 37 mil gibi bir sürate ulaşmayı başardı. Telefonun mucidi olarak tanıdığımız Graham Bell, arkadaşı Casey Baldwin’le 350 beygirlik iki adet uçak motoru kullanarak HD-4 adını verdikleri tekneleriyle 60 mil üzerine çıktılar. İlk uygulamaları motorlu teknelerde olmuş olsa da, su kanatlarının yelkenli bir tekneye uyarlanması 1950’li yıllarda gerçekleşti. ABD’li Gordon Baker arkasına donanmanın da desteğini alarak Monitor adındaki teknesiyle 30 milin üzerinde süratlere çıkan ilk yelkenli oldu. Gezi amaçlı bir yelkenlide kullanılan ilk su kanatları ise 1970 yılında David Keiper’in kendi ürettiği Williwav adlı trimarana benzeyen yelkenlide vücut buldu. Keiper bu teknesiyle Güney Pasifik’te 20 bin milden fazla seyir yaptı.
1980 yılına gelindiğinde ise Fransız Eric Tabarly, Atlantik geçiş rekorunu iki gün gibi bir süreyle geliştirirken teknesi Paul Ricard, bir açıkdeniz yarışında ilk kez su kanadı kullanan yelkenli olarak tarihe geçti. O dönemde su kanatlarının kullanımı yaygın değildi. Meraklıların kendi çabalarıyla ürettikleri prototiplerin haberleri basında yer almaktaydı. Bunlardan en önemlisi hiç şüphesiz Fransız Alain Thebault’nun L’Hydroptere adını verdiği tasarım oldu. 90’lı yıllardan itibaren Eric Tabarly ve VPLP tasarım ofisi ile çalışan Thebault, 1994 yılında su kanadı kullanan trimaranı suya indirdi ve 2009 yılına kadar da bir yelkenliye ait hız rekorunu elinde tuttu.