1973 yılındaki ilk Whitbread yarışının 50’nci yıldönümü vesilesiyle düzenlenecek olan Ocean Globe Race, amatör yelken tutkunlarının dünya etrafında yarışmasına olanak sağlayacak.
YAZI: Baran Atasoy
elkenli yarış teknelerinde özellikle 2000’li yılların başından itibaren baş döndürücü bir hızla gelişen teknoloji, bugün rüzgâr hızından 3-4 kat hızlı gidebilen, suyla teması sadece üç adet ince su kanadına (foil) indirgenmiş ve bir süre öncesine kadar hayâl bile edilemeyecek 50 deniz mili civarında süratlere ulaşan yelkenliler ortaya çıkardı. Günümüz dünyasının bir yansıması olan bu “hız” tutkusu artık birçok yelkenciyi tatmin etmiyor ve yelkenciliğin temel kavramlarının kaybolduğunu düşünüyorlar. Böyle düşünenlerden biri olan organizatör Don McIntrye’ın geçmişe dönüş özleminin ortaya çıkardığı yarışlardan biri de Ocean Globe Race. İlki 1973 yılında düzenlenen “Whitbread Round The World” yarışının 50’nci yıldönümüne atfen 2023 yılında gerçekleşmesi planlanan yarış, sıradan yelkencilerin 1988 yılından önce üretilmiş sıradan yelkenlilerde bilgisayar ve GPS kullanmadan dünya etrafında yarışabilmelerini sağlayacak.
1968 yılı, açıkdeniz yelken yarışçılığında bir milât oldu. Sunday Times gazetesinin sponsorluğunda düzenlenen Golden Globe yarışı, tek başına hiç durmadan ve dışarıdan yardım almadan devriâlem yapabilecek gözü pek yelkencileri arıyordu. Yarışa dokuz yelkenci başladı, sadece biri bitirebildi. Suhaili adında 32 feet’lik ahşap ketch arka teknesiyle bir yıla yakın bir süreyi okyanuslarda geçiren Robin Knox-Johnston bu maceraya atılmak isteyen birçok yelkencinin önünü açmış oldu.
Nitekim 1973 yılına gelindiğinde bu defa Whitbread adıyla ekipli olarak ve birkaç etapta koşulacak bir okyanus yarışı fikri belirdi. Boyları 45 ila 74 feet arasında değişen 20’ye yakın yelkenli Porsmouth’tan Atlantik’e açıldı. Önce Afrika’nın güney ucu Cape Town’u sonra Avustralya’yı ve son olarak da Güney Amerika’nın Horn Burnu’nu iskelede bırakarak tekrar Atlantik üzerinden İngiltere’ye döndüler. 27 bin millik bu yarışa katılan 324 yelkenciden üçü Güney Okyanusu’ndaki fırtınalarda denize düşerek hayatını kaybetti. Üç teknenin direği kırıldı, beş tanesi yarıştan çekilmek zorunda kaldı. Bütün bu olumsuzluklara rağmen insanoğlunun içindeki macera ve doğayla baş edebilme tutkusu galip geldi. Yarışı kazanan ise aslında kendisine hiç şans verilmeyen ve aile fertleriyle yarışa katılan Meksikalı Ramon Carlin oldu.
Takip eden 20 yıl içerisinde farklı meslek ve yaş grubundan 100’lerce amatör yelkenci bu yarışta hayallerini gerçekleştirdi. Dört yılda bir düzenlenmeye başlanan Whitbread Round The World giderek daha fazla sayıda insanın dikkatini çekmeye başladı. Zengin tekne sahiplerinin prestij kazanmak için gözlerini kırpmadan milyon dolarlar harcamaya başlamasıyla yarışın şekli de kaçınılmaz biçimde dönüşüme uğradı. Kazanmak için daha hızlı yelkenliler inşa edilmeye başlandı ve bütçeler tavan yaptı. 1993 yılındaki yarış artık yelkenciliğin Formula 1’i gibi profesyonel bir müsabakaya dönmüştü. Sıradan yelkenciler bundan böyle izleyici konumundaydı.
DAHA ULAŞILABİLİR BİR MÜCADELE
2000’lerin başında artan izleyici sayısı, devasa bütçeler ve ilerleyen teknoloji sayesinde Whitbread dünya çapında bir gösteri yarışı haline geldikten sonra Volvo devraldı. Teknolojinin son harikası yarış makinelerinde dünyanın en ünlü ve kalburüstü yelkencilerinin kozlarını paylaştığı yarışın ismi yaklaşık 20 yıl Volvo Ocean Race olarak anıldı. Volvo’nun sponsorluktan çekilmesiyle ismi değişen yarış şu anda “The Ocean Race” olarak anılmakta ve 2021’de Volvo65 ve IMOCA 60 sınıflarında yapılacak.
Bütün bu gösterişten uzak daha sade bir okyanus yarışının hayallerini kuran Don McIntyre, 2018 yılında yazının başında bahsettiğimiz Golden Globe yarışını 50 yıl sonra yeniden canlandırdı ve büyük bütçeler olmadan da bunun gerçekleşebileceğini kanıtladı. Daha sonra da Whitbread yarışını canlandırmak için kolları sıvadı ve görünüşe göre fazlasıyla da destek buldu. Zira 2023’te yarışması beklenen 30 teknelik kontenjanın 23’ü dolmuş durumda. Yarışa katılacak tekneler, 47-56 feet arası Adventure sınıfı, 56-66 feet arası Sayula sınıfı ve 55-68 feet arası seri üretim olmayan Flyer sınıfı olarak açıklanmıştı. Geçtiğimiz ay içerisinde Whitbread Maxi olarak bilinen 60 feet ve üzeri tekneler için açılan “Classic” sınıfıyla yarış daha da renkli bir hale gelecek.
Bütçeler açısından fikir vermesi açısından, 8-9 kişilik ekiple Adventure sınıfında yarışacak ikinci el bir Nautor Swan 180 bin Euro’ya temin edilebiliyor. Yarış harçları, ekip üyelerinin sigortaları ve maaşları dahil 300 bin Euro değerinde bir maliyet çıkıyor. Tekne sahibi yarış sonrasında yelkenliyi 150 bin Euro’ya satarsa dünya etrafında ekipli bir yat yarışının maliyeti 150 bin Euro’ya gelmiş oluyor ki bu parayla IMOCA 60’ın tek bir su kanadını bile alamıyorsunuz. Organizatörler, çok sayıda bulunduğu için Nautor Swan örneğini veriyorlar ancak Nicholson 55, Oyster Lightwave 48, Grand Soleil 52 ve Baltic 48 gibi tekneler de yarış yönetimi tarafından onaylanmış durumda.
Yarış 1970’li yıllardaki navigasyon teknolojisiyle yapılacağı için küresel konumlandırma sistemi (GPS) kullanımına izin verilmiyor. Tek istisna, normalde kapalı duracak, içinde GPS olmayan bir radar sistemi. Acil durumlarda denize düşen adamı bulmak için charplotter kullanılacak. Koca okyanusta nerede olduklarını nasıl bulacaklar? diye sorarsanız, cevap: “Sekstant”. Kristof Kolomb günlerinden bu yana kullanılan alet, güneşin konumuna göre hangi enlemde bulunduğunuzu size gösterebilir fakat şunu belirtelim doğru ölçüm yapılması ve buna göre matematiksel hesabınızın sağlam olması gerekiyor, aksi takdirde kendinizi buz dağlarının arasında bulabilirsiniz. Karbon balon gönderleri de yasaklılar listesinde fakat karbon direkler 2019 öncesinde takılmışsa sorun yok. Ayrıca ekip üyelerinin cep telefonları da ancak acil durumlar için bir kutuya kaldırılıyor. Bunun da ötesinde avantaj sağlamak için güverte içindeki mobilyaları sökmeye de izin yok.
Şu andaki planlara göre yarışın dört ayaktan oluşması öngörülüyor. İlk ayakta Atlantik Okyanusu’nu güneye doğru geçecek yelkenliler, Güney Afrika’da durakladıktan sonra ikinci ayakta Avustralya veya Yeni Zelanda’ya kadar zorlu Güney Okyanusu etabını geçecekler. Üçüncü ayakta Güney Pasifik’i geride bıraktıktan sonra Güney Amerika’dan sonra dördüncü ve son etapta Atlantik üzerinden kuzeye, başladıkları noktaya geri dönerek finiş verecekler.
Yıllar önce bu yarışa defalarca katılmış ve şu anda Emirates Team New Zealand’ın yöneticisi olan Grant Dalton, eski günlere vurgu yaparak: “İnsan faktörünün öne çıktığı ve herkesin tutkuyla yarıştığı günlerdi. O yarışlara ait unutamadığım hikayelerim var. Bu yarışın yeniden düzenlenecek olması ben dahil birçok kişiyi heyecanlandırıyor” derken 1989 Whitbread yarışına “Maiden” adlı teknesiyle tamamı kadınlardan oluşan ekibiyle katılan Tracy Edwards’ın da yine aynı tekneyle bu yarışta yer alacağı gelen bilgiler arasında.