Tanrıçanın kollarında iyileştiren festival
Yarışmaları, keyifli sabah sohbetleri, hazine avı, muhteşem partileri derken tekne sahipleri ve deniz tutkunları bir kez daha Orhaniye koyunda buluştu.
Yazı: Zeynep Yayınoğlu
Bu yıl ikincisi düzenlenen Hisarönü Yat Festivali, bir kez daha Turkcell Platinum ana sponsorluğunda ve Martı Marina & Yacht Club’ın ev sahipliğinde gerçekleşti. Dergimizin bu yıl da basın sponsoru olduğu organizasyon 4-6 Eylül tarihleri arasında Türkiye’nin en güzel körfezlerinden biri olan Orhaniye koyunda düzenlendi. Loryma Cup’ın bittiği gün başlayan organizasyonda, yarışa katılan tekneler tatlı bir yorgunlukla koya veda ederken yerlerini heyecanla festival katılımcılarına bıraktı.
Üç günlük organizasyonun kuşkusuz en etkileyici yanı; mavi bayraklı Martı Marina & Yacht Club’ın büyüleyici doğası. Efsanelere konu olmuş bölgenin, gelenleri ruhen ve bedenen iyileştirdiğine olan inanç hiç de yersiz değil. “Mavi ile yeşilin buluşması” klişelerini bir kenara bırakın, burada görecekleriniz hiçbir kartelada karşınıza çıkmaz.
Ancak hakkını vermemek olmaz. Otelin bölgenin doğasına uygun mimarisi hayranlık uyandırıyor. Zira Marmaris ve Ege, Akdeniz’deki birçok koyun estetikten yoksun konut ve oteller tarafından nasıl tahrip edildiğini hepimiz biliyoruz. Martı Hemithea bu anlamda doğanın büyüleyici güzelliğini tamamlayan bir estetiğe sahip. Tesis içindeki antik kilisenin aynen korunuyor olması bölgenin doğal koşullarına gösterilen özeni bir nebze anlatıyor. Bunun yanı sıra marinadan denize girilebiliyor olması da en önemli ayrıcalıklarından biri.
AKVARYUMDA BULUŞMA
Doğaya ve çevreye bu denli özenli bir tesiste düzenlenen organizasyonda tahmin edileceği üzere program da buna uygun olarak hazırlanmıştı. Festival katılımcıları her sabah 7:30’da açık havada yoga yapma imkanı bulurken yöreye özgü ürünlerle kahvaltı ettiler. Kahvaltının ardındansa çok farklı alanlarda uzman isimlerin konuk edildiği kahve sohbetleri gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü yazarımız Orhan Gorbon’un yaptığı sohbetlerde ilk günün konuğu; Extreme Sailing Series’de ülkemizi başarıyla temsil eden Team Turx’ün kurucusu Edhem Dirvana’ydı. Dirvana, yelken yarışçılığındaki deneyimlerini aktarırken Martı Marina Genel Müdürü deneyimli sporcu Moris Eskinazi ve Orhan Gorbon da genç yelkencilere ilham verecek konuşmalar yaptı.
Üç günlük organizasyon, sabah yogası, kahve sohbetleri, bol deniz seyri ve akşamları eğlenceli müzik dinletileriyle dopdoluydu.
Ardından festival katılımcıları ve basın mensupları teknelerle seyre çıktılar. Denizde dağılan tekneler arasından biz de basın mensubu arkadaşlarımızla birlikte kısa bir rota yaparak Akvaryum koyuna geçtik. Birkaç saatlik yüzme molasının ardından herkes marinaya döndü. Festivalin açılış yemeği Club Mistral’de düzenlendi. Yacht Club’ın bir diğer tarafındaki plajda ise Loryma Cup’ın ödül töreni gerçekleşiyordu. Burada yarışanları tebrik ettikten sonra biz de Club Mistral’deki yemeğe katıldık.
Festival bayrağının göndere çekilmesiyle resmi olarak açılışı yapılan organizasyon keyifli akşam yemeğinde hem katılımcıları hem organizasyona destekte bulunan sponsorları hem de basın mensuplarını ağırladı. Orhan Gorbon’un konuşmasıyla devam eden gece geçtiğimiz aylarda yitirdiğimiz Sadun Boro begonvillerin suya bırakılmasıyla anıldı.
SUALTINDA TARİHİ YOLCULUK
İkinci gün festival konuklarının bazıları sabah erkenden buluşup yoga yaparken bazıları da muhteşem manzaraya karşı kahvaltı yapmanın keyfini çıkardılar. Saat 10:30’da gerçekleşen kahve sohbetlerinde günün konusu sualtı arkeolojisiydi. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi Eski Müdürü Yaşar Yıldız, INA (Institute of Nautical Archaelogy) Bodrum Müdürü Tuğba Ekmekçi Littlefield ve Texas A&M Üniversitesi’nden John Littlefield, Bodrum ve çevresinde yapılan çalışmalardan bahsederek konuklara hem tarihi hem de kültürel bilgiler verdiler.
Keyifli sohbetin ardından konuklar teknelerine binip hazine avı için denize açıldılar. Turkcell’in 4,5G ile uyumlu en yeni telefonu Turkcell T60’ın ödül olarak konulduğu yarışmada tekneler verilen rota üzerinde ipuçlarını toparlayarak ilerlediler. Gün boyu süren yarışmada tekneler kadar onları takip eden biz basın mensupları da keyifli saatler geçirdik. Yarışmacılar ipuçlarını kovalarken biz de onların peşinde çevredeki koy ve adaları gezmiş olduk. Kamelya adasındaki mübadeleden kalma kilisenin bugün bile yoğun ziyaretçi akınına uğradığına, gelenlerin dileklerini buradaki ağaçlara astığına şahit olduk. Tavşan adasının meşhur tavşanlarını yakından görebildik, günlük tur teknelerinin müziğin sesini neden bu kadar açtıklarına ve bu huzur dolu ortamda neden buna ihtiyaç duyduklarına bir kez daha anlam veremedik.
Akşamüstü saatlerde son bulan hazine avının asıl sürprizini yarışmacılar yaptı. Rotanın son noktasına üç tekne de aynı anda gelip sorulara da yine aynı şekilde doğru yanıt verince ana sponsor bir değil, üç ödül dağıtmak zorunda kaldı. Marmaris’in ve Türkiye’nin en güzel koylarına sahip bölgede denizin keyfine doyasıya vardıktan sonra yeniden Yacht Club’a dönüldü. Saat 19.30’da yeniden buluştuğumuzda bu kez Doluca’nın şarap tadımı için biraradaydık. Bir saatlik bu mola esnasında konuklar farklı şarapları deneme imkanı bulurken beach party’e de hazırlık yapmış oldular. Doğan Otel plajında gerçekleşen parti çevrilen kuzular, Ege otlarıyla zenginleştirilmiş açık büfe, buz gibi içeceklerin istiflendiği eski bir sandalla uzun bir gece olacağının sinyallerini daha başından vermişti. Canlı Latin müzikleriyle renklenen gecede Marina Müdürü Moris Eskinazi, basın sponsoru olarak dergimize ve diğer destekçilerine birer plaket verirken katılımcılara da özel olarak teşekkür etti.
DÖNMEMEK İMKANSIZ
Festival son gününe yine yoga ve sağlıklı bir kahvaltıyla başlarken kahve sohbetlerinin son etkinliğinde bu kez Volitan’ın fikir babası ODTÜ Öğretim Üyesi ve Endüstri Ürünleri Tasarımcısı Dr. Hakan Gürsu’yu ağırladı. Gürsu, 2007 yapımı Volitan ve onun ardından gerçekleştirdiği projelerini anlatırken konuklar da kendisine deniz araçlarıyla ilgili detaylı sorular sordular. Sohbetin ardından sahilde Korozo’nun katkılarıyla bir çevre ve sualtı temizliği çalışması yapıldı.
Kısa süreli bir kahve molasının akabinde Doğan Oteli plajının yolunu tuttuk. Bu kez heyecanı yüksek bir organizasyonla karşı karşıyaydık. Denizin içine yerleştirilen 20 tane hediye vardı ve katılımcılar dalış yaparak bu hediyelerin yazılı olduğu küçük torbaları bulmaya çalışacaktı. Adil bir yarışma olması adına bir torba bulanın plaja geri dönmesine karar verildi. Aynen de öyle oldu. Üç adet Turkcell T60’ın da içinde yer aldığı 20 hediye de bulundu. Katılımcılar ellerinde torbaları ve gülen yüzleriyle keyifli bir hatıra fotoğrafı çektirirken bir sonraki yıl buluşmak üzere sözleştiler. Geçtiğimiz yıla göre çok daha samimi bir ortamda gerçekleştirilen festival ortamını terk ederken marina görevlileri arkamızdan begonvillerle süslü sular döküyor, bizse bir sonraki buluşmamız için gün sayıyorduk. MBY