Kişilerin doğal öğrenme stilleri üzerinde kontrolümüz olmamakla birlikte onlar üzerinde yapabileceğimiz en etkili değişim duygu durumlarıdır. Bu durumların doğru şekilde gerçekleşmesini sağlamak onlara öğrenme yollarını açar.
Yazı: Nihan Özyıldırım – nihanozyildirim@gmail.com
Bir teknenin tüm sorumluluğunu almak size ne hissettirir? Peki ya onu bir yerden alıp diğer bir yere güvenli bir şekilde götürebileceğinizi, yolda sizin için çeşitli senaryolar üreterek onlarla da baş edip edemeyeceğinizi görmeye çalışan bir eğitmene kendinizi ispat etmeye çalışmak? Aynı zamanda yeni beceriler öğrenip değişken durum ve şartlarda onları yapabilirliğinizi kanıtlamak…
Örneğin;
– Rüzgâr artıyor. Yelkenlerime camadan vursam mı?
– Denize adam düştü! Geç olmadan onu hemen sudan almalıyız.
– Motor arızalandı! Pontona yelkenle yanaşmalıyım.
– GPS çalışmıyor! Harita üzerindeki rota planımı doğru uygulamalıyım.
Bu yaz İngiltere’deki sayısız RYA okulunda yelken eğitimi almaktansa güzel kıyılarımızı tercih eden bir İngiliz aileyle Göcek‘te beraberdik. Aile reisi ve kaptan adayı Adam, daha ilk andan itibaren tüm teknenin sorumluluğunu almaya hazırdı. Birinci gün marinadan ayrılış öncesi eşi ve iki genç oğlundan oluşan ekibiyle teknenin denize çıkmaya hazır olup olmadığını denetlemiş, ardından uğradığımız koya beni izledikten sonra demir atmayı başarmıştı. İkinci gün ilk kez Akdeniz tarzı kıçtan yanaşmayı denedi. Tüm pratiklerde olduğu gibi ona manevranın nasıl yapılacağını bir kez gösterip yanaşması sırasında yanı başından ayrılmayarak onu izledim. Heyecanlı olmasına rağmen kontrollüydü. Tam da istediğim hissiyat… Artık akşamları kaldığımız iskelelere o yanaşıyor ve ayrılıyordu. Day Skipper sertifikasını almak içinse hafta boyunca daha birçok pratiği gerçekleştirmesi ve teorik bilgisiyle harmanlaması gerekecekti. Daha önce yeterli milleri yapmış olmak haricinde pek yelken tecrübesi olmayan Adam, eğitime hiç de fena başlamadı.
Tüm bunlar içerisinde onu en çok zorlayan gece seyriydi. O gün, gündüzden hazırladığı rota planını uygulaması için havanın tamamen kararmasını bekledik. Bizi bulunduğumuz yerden benim istediğim birkaç dolambaçlı yoldan marinaya geri götürecekti. Seyre başladığımızda ilk olarak kuzey kardinalini bularak bizi kanaldan dışarı çıkardı. Yol üzerinde bir ara şaşırıp adaya doğru dümen tuttuğunda mecburen müdahale ettim. Birkaç yerde daha şaşırmak üzereyken aldığı referanslar ona yardımcı oldu ve bizi Göcek liman içine doğru sokmayı başardı. Ben belki de bildiğimden marinanın iskele ve sancak şamandıra ışıklarını net görebiliyordum ama bu Adam için geçerli değildi. Giriş çakarları, arkasındaki birçok şehir ışığıyla karışarak onu yanıltıyor ve şaşırmasını sağlıyordu. Maalesef tam da o durumda tüm navigasyon becerisini kaybetti. Yanılmanın verdiği hedefe ulaşamama endişesi onu durdurmuş ve kararlılığını kaybettirmişti. O ruh halini biliyordum. Beklemeye gerek yoktu. Sonrasında onu ben yönlendirdim. Adam, eğitim haftasının sonunda becerilerini geliştirip öğrenmesi gerekenleri öğrenmiş ve Day Skipper olmaya hak kazanmıştı. Aile fertlerinden oluşan istekli ve becerikli ekip de Competent Crew sertifikalarını aldılar.
TÜM HAFTA BOYUNCA
Adam, güvende hissettiği konfor alanından çıkmış panik alanına geçmeden kontrollü bir risk alma ve adrenalini kontrol etme pratiğini gerçekleştirmişti. Böylece özgüven kazandı ve becerilerini kanıtladı.
Öğrenmek ve beceriler kazanmak için konfor alanınızdan çıkma gerekliliğini tam da burada hatırlatmak isterim. Bu tabii ki eğitmenin kontrolünde gerçekleşecektir. Aksi takdirde kişi panik alanına girme riskiyle karşı karşıya kalacak, özgüvenini hatta bazı sahip olduğu becerileri dahi kaybedecektir. Örneğin; sert hava seyri bir kişiyi heyecanlandırırken diğer bir kişiye korkutucu gelebilir. Özellikle eğitmenler öğrencilerinin, öğrenciler ise kendilerinin bu duygu geçişlerine dikkat ederlerse eğitimleri daha verimli geçecektir.
Rüzgârınız kolayınıza olsun…
* Bu yazı Kasım 2019, 144. sayımızda yer almıştır. Nihan Özyıldırım‘ın diğer yazılara ulaşmak için tıklayınız.