Avustralya’da yıllardır yapılmakta olan skiff tipi tekne yarışlarının, bol seyirciyle ve heyecanla takip ediliyor olması dünyanın geri kalanında da bu tip çok hızlı teknelere olan merakı arttırdı.
Bunlara Moth denilen, belirli bir hızı aldığında sudan yükselen tekneler de eklenince “Apparent wind sailing” denilen kavram gittikçe yerleşti. Amerika kupasında kökten bir değişiklik yapılarak çok gövdeli teknelere geçilmesi, bunların da kısa zamanda foiling özelliği kazanması ve çok yüksek hızlara kolayca çıkması, yelken sporunda yeni bir çağın başladığına dair yorumlara yol açtı.
Yelken sporunda geleceğin çok hızlı giden skiff ya da foiler tipi teknelerden oluşacağı büyük çoğunluğun ortak fikri. Yeni bir çağ başladığına göre bizim de bunu es geçmememiz gerekiyor. Yeni jenerasyon yavaş ve ağır teknelere binmek istemiyor, yelkende de hızı yaşamak, hissetmek istiyorlar.
49’er sınıfı emekleme çağındayken birçok ülkedeki 470’ciler bu sınıfa geçtiler. Şimdi Amerika kupasındaki profesyonellerin birçoğu bu sınıfın dünya ve olimpiyat şampiyonları. Biz ise bu fırsatı kaçırdık. 49’er sınıfında çıta çok yükseldi ve biz bu sınıfa giremediğimiz gibi eldeki 470 filosunu da onca yatırıma rağmen kaybettik. Aslında tüm olimpik sınıflarda durum aynı. 15-16 yaşından sonra elimizde spor yapacak genç kalmıyor. Eğitim sistemimizin çarpıklığı da üzerine eklenince yelken sadece çocukların ya da göbekli erişkinlerin yaptığı gibi bir spor olarak gözüküyor.
Foiling akımını da kaçırırsak yeni bir dalga ne zaman ve ne şekilde gelir onu da bilmek çok zor. Geçtiğimiz ay Red Bull sponsorluğunda düzenlenen organizasyon İstanbul’un yok havasına takılıp hak ettiği ilgiyi çekemediyse de bizler için çok önemli bir başlangıç noktası olabilir. Örneğin bu tip teknelerin alınması teşvik edilip ülkenin değişik yerlerinde benzer yarışlar düzenlenebilir. Bu sayede hem gençlerin ilgisi artırılır hem de sponsor desteği de sağlanabilir. Bundan sonraki gelişmeler de daha yakından izlenmiş olur.
Ülkemizde foiler yelkenciliğinin başını sevgili Edhem Dirvana çekiyor. Hem kendi yapıyor hem de gençleri bu yönde heveslendirip binbir zorlukla elde ettiği imkanlarından yararlanmalarını sağlıyor. Bu ilk yarış da Edhem Dirvana ve arkadaşlarının mücadelesi sayesinde yapıldı ki bu beni çok heyecanlandırıyor. Bu kez tren kaçmadan erken davranıp son vagonu yakalamalıyız diye düşünüyorum. Hep birlikte bu yeni oluşuma sahip çıkıp eylem planları oluşturmamız, bu tip yelkenciliğin yapılabileceği yerleri belirleyip aktiviteleri buralara çekerek gençlerimizi cesaretlendirmeliyiz.
Adil ve kolayına rüzgârlar dilerim. MBY