Şehrin gürültüsü, trafik ve yorucu geçen günlerin sonrasında bir kurtuluş aslında denize çıkmak. İster yalnız başına ister dostlarla olsun maviye yapılan bu ziyaret çok yakında hayallerde kalabilir.
Yazı: Eray Emin Aydemir
Dalgaların arasında ve martı sesleri eşliğinde kıyıdan uzaklaştığımız her milde mutlu hissettik kendimizi. Şehirden kaçtık ve kendi iç sesimizi dinledik denizin kendine has kokusunu ciğerlerimize çekerken… Ancak bu güzellik ellerimizden kaçıp gidiyor mu? Yazıyı okumaya başladığınızda yüzünüzde veya ruhunuzda bir gülümseme belirdi ancak devamında o gülümseme kendisini karamsarlıkla soru işaretlerine bıraktı, bunun farkındayım. Son günlerde sıkça duyduğumuz küresel ısınma, artan yakıt kullanımı, denize bırakılan atıklar ve deniz yaşamıyla ilgili rakamlar ürkütücü seviyede maalesef. Ama unutmayalım bizlere de düşen görevler var…
Maviye aşık bizler bu gidişi durdurmak, en azından yavaşlatmak için neler yapmalıyız? Üzerimize düşen görevler nelerdir?
Gerçeği kabul etmek…
Bazı şeyleri terse çevirmek için insanın ilk önce kendisini fark etmesi gerekir. Şunu kabul edelim ki sadece çöp tenekesine çöp atarak veya tekneden denize bir şey atmayarak çevreci olunmuyor. Hepimiz, teknemizin boyutu ne olursa olsun potansiyel bir kirleticiyiz.
Farklı derecelerde de olsa denizi kirletiyoruz. Şöyle düşünelim, oltamızı denize attığımızda balıklar yerine bütün denizi sarmış yosunları mı çekmek isteriz sudan? Ya da masmavi bir deniz yerine üzerinde petrol vari tabakaların olduğu, deniz analarının istila ettiği sularda yüzmek mi… Eğer içinizde “hadi ya bu kadar da olmaz” diyen var ise lütfen İzmit Körfezi’nin eski halini hatırlasın.
Yok olmuyorlar!
Biraz önce teknedeki çöplerinizi çöp kutusuna atmanın çevrecilik için yeterli olmadığını söyledik ama şu noktanın da altını çizmek lazım; “denizdir, alır götürür, deniz eritir” gibi söylemlerin gerçekle alakası yok. Denizciler olarak yapmadığınıza inanıyoruz ancak suya atılan bir cam şişenin 1 milyon yılda, plastik şişenin 450 yılda, teneke kutunun 200 yılda, gazetenin ise ancak altı haftada yok olduğunu gözden kaçırmamak gerekiyor. Kısacası bu maddelerden bazıları nesiller sonrasında bile denizi kirletmeye devam ediyor.
Çevre yazısının devamı Haziran 2017 sayımızda..