Burcumuz denizci değil…
Tokat gibi ama Astrolog Dinçer Güner böyle diyor. Sağlam argümanları da var. Türkiye’nin burcu dolayısıyla denizciliğe neden yatırım yapılmadığını, sektöre ağır darbe vuran 2008 krizinin asıl sorumlusunun kim olduğunu biz de bu röportajdan sonra öğrendik… Bu arada kendisine küçük çaplı bir yelken eğitimi vermeyi de ihmal etmedik.
Röportaj: Zeynep Yayınoğlu, Fotoğraf: Osman Uğur
Sıradan bir gün olabilirdi Astrolog Dinçer Güner’le buluştuğumuz gün. Biz fotoğraf editörümüz Osman Uğur ve yelken hocamız Sarp Güney’le birlikte Kechi Sailing’in teknesi Mırmır’a doğru giderken keyifli bir röportaj olacağını biliyorduk. Amacımız Güner’in denizle ilişkisini öğrenmek, ona yelken deneyimi yaşatmak ve elbette biraz da burçlardan konuşmaktı. Biz küçük dünyamızda bunları düşünürken meğer gezegenler çoktan büyük planlarını yapmış bile. Bizim röportaj için sözleştiğimiz gün gökyüzünde oluşan Merkür Neptün üçgeni dolayısıyla zaten günün ana konusu deniz olacakmış. Nereden bilelim?! İyisi mi gerisini işin uzmanından dinleyin.
Bir gökyüzü aşığını alıp denize çıkardık. Ne kaldı bugünden?
Deniz terimlerinin bir kısmını öğrendim. Ama asıl önemlisi ve benim için ilginç olanı mitolojik birkaç hikaye öğrendim. Poseidon’un hikayesi benim için etkileyici mesela. Kadınlar gerçekten uğursuz olabilir mi teknede?!
Gerçekten ilgini çeken bu muydu?
Evet tabii. Hocamız Sarp’ın anlattıkları beni etkiledi. Siz kadınlar teknede uğursuzmuşsunuz, tırnaklarınızı demire sürterseniz Poseidon hırslanır, rüzgâr artarmış. Bu etkileyici değil mi? Şarap dökersek de yavaşlarmışız. Bunlar benim aklımda kalanlar. Bütün bu bilgiler dışında çok keyifli bir deneyimdi. Yarım kalmış bir hisle ayrıldım tekneden.
Bu yarım kalmışlık bir kereye özgü olamaz. Denizle bağın eskiye dayanıyor o zaman.
Evet, tabii. Benim çocukluğumun büyük bir kısmı Bozburun’da geçti. Ege’yle Akdeniz’i birleştiren bir köyde büyümek denizle bağımı çok kuvvetlendirdi. Genelde kanoyla gezerdik. Bozburun aynı zamanda tekne imalathanelerinin de olduğu bir yer olduğu için sadece suya değil yakınlığım. Kerestecileri de bilirim! Bu dönem haricinde de hayatım hep denizle haşır neşir geçti. Çok yabancı olduğum bir şey değil yani.
Üsküdar doğumlu olduğunu okuduk. Yine deniz kenarı.
Evet ama orada yaşamadık. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde bulunduk, birçoğu deniz kenarıydı. Ama evim İstanbul. Denizin olmadığı bir yerde yaşayabileceğimi sanmıyorum. Ankara’ya gidiyorum mesela iş için, hemen dudaklarım çatlıyor, vücudum kuruyor. İyot insanıyız biz.
DENİZCİ DEĞİL, DENİZ KUŞU OLABİLİRİM
Genlerde denizcilik var mı?
Denizi seven bir ailedenim ama denizci yok. Annem denize aşık, o yüzden şu an Mudanya’da deniz kenarında bir evde oturuyor. Bense denizci değil ama bir deniz kuşu olabilirim. Ama teknelerden de uzak değilim. Uzun zamandır tatillerimi hep tekneyle yapıyorum.
Dur tahmin edeyim, motoryatla yapıyorsun tatillerini?
Evet aynen. Bugün benim için bir ilkti o yüzden. Yelkenleri açmak toplamak, rüzgâra karşı gitmek, inanılmazdı. Huzur veriyor insana.
Motorlu teknelerle yelkenlinin en önemli farkı neydi sence?
Motorlu teknede hız var. Bu hız iyi geliyor. Ama bir yere yetişme gayretin varmış gibi de oluyor. Ama yelkenlide öyle değil. Rüzgâr gerekli.
Sabır gerekiyor.
Sabır değil, rüzgâr gerekiyor. Olmadı kadınları alacaksın tekneye, tırnakları sürtsünler.
Hayalindeki tekneyi çiz desek…
Açıkçası lüks bir şey çizerdim. Hatta abartır, mutfağında çalışanların, kokpitte servis elemanlarının olduğu bir tekne çizerdim. Konforu seviyorum sanırım.
Konfor önceliklerinden biriyse yelkenli bir tekneyle seyir keçiboynuzu yemek gibi olabilir mi senin için?
Valla onu da tercih edebilirim. Çünkü sonundaki o küçük şekerli tat için harcanan efor bile harika. Üstelik çok da abartılacak bir efor da değil. Tabii bu arada ben yine de tek başına yapılacak bir iş olduğunu düşünmüyorum. En azından kendim için. Hocamız gibi biri olmalı tabii yanımızda.
Ama sen bütün bunlara rağmen bir motoryatı tercih ediyorsun çünkü…?
Ben hem kalabalık bir şekilde rahat vakit geçirmeyi hem de yalnız kalabilmeyi istiyorum sanırım. Lüks; her ikisini de yapabilme özgürlüğüne sahip olmak.
Tekneyi neye göre seçiyorsunuz?
Bizim bir arkadaş grubumuz var. Her yaz bu grubumuzla önceden biraraya gelip bütçeyi belirliyoruz. Kişi başı cebimizden çıkacak paraya karar verdikten sonra bütçeye göre bir tekne buluyoruz. Ve sonra karaya hiç ayak basmayacak şekilde gidiyoruz.
Favori bir rotanız var mı?
Her sene değişiyor. Bu sene farklı olarak Yunan adalarına gittik mesela. Benim pasaportum bile yok. Mülteci olarak girdim, gezdim, takıldım, mülteci olarak çıktım.
Türkiye’de sevdiğin yerler?
Açıkçası Türkiye’de sevmediğim yer yok gibi. Bak beni Moda’ya kadar götürdün ne kadar mutlu oldum. Benim için denizine girebildiğim her koy muhteşem.
Deniz tamam, tekne tamam, balıkçılık?
Yok. Biz tekneyle açıldığımız zaman arkadaşlar balık tutuyor ama ben yiyemiyorum. Görmezsem sıkıntı yok ama gördüğüm zaman imkanı yok yiyemem. Kurban bayramında et yemek gibi bir şey.
Sualtıyla aran fazla iyi o zaman. Dalış yapıyor musun?
Seviyorum, birkaç kez tüplü dalış yaptım ama daha önce iki kez kalp ameliyatı geçirdiğim için artık yapamıyorum, basınç sıkıntı oluyor.
DENİZİN SÜRPRİZİ YOK
Denizle ilişkini nasıl özetlersin o zaman?
Keşke imkanım olsa da ömür boyu karaya ayak basmadan yaşasam dediğim çok oluyor. Ömrümü denizde geçirebilirim. Deniz dünya üzerindeki en güvenli yer. Sürprizi yok.
Enteresan. Sürprizi boldur aslında ama nerden baktığına bağlı tabii.
En büyük sürprizi ne olabilir? Fırtına çıkar, dalga olur, başka? En fazla alabora olursun. Teknene yıldırım düşer filan. Karada öyle değil. Sokağa çıkıyorsun araba çarpabiliyor, olur olmadık bir sebepten tutuklanabiliyorsun, ne bileyim alışverişe gidersin bomba patlar… Denizin ortasında bomba patladığını duydun mu sen hiç?
Haklısın. Karanın sürprizi bol, peki karada bulamayıp denizde bulduğun şey nedir?
Huzur, sessizlik, güven. Üstelik telaş yok. Karadayken insan sürekli düşünüyor, şuraya gitmem lazım, buraya yetişmem lazım. Hep bir plan, strateji var. Denizdeyken İse kafan rahat.
Denizde bulduğun senindir denir ya sen ne bulmak isterdin?
Bir sevgili bulsam fena olmazdı.
Gelelim uzmanlık alanına… Eskiden denizcilerin birçoğu, seyir esnasında yönünü bulmak için gökyüzünü iyi tanırdı. Hemen hepsinin yıldızlarla arası iyiydi, peki gökbilimciler denizden anlar mı?
Ben denize çıksam kaybolmam. Hangi yıldızın nerede olduğunu bilirim çünkü. En basiti ayın hangi burçtan geçtiğini bildiğim için ayın konumuna bakarak nerede olduğumuzu rahatlıkla bulabilirim. Çünkü gökyüzünü uçsuz bucaksız hissetmiyorum. Sen nasıl denizde rotanı biliyorsan benim de baktığım adresler var. Gezegenlerin konumlarını takip etmek durumundayım. Mesela bugün nasıl bir etkileşim olduğuna baktım sabah. Sana enteresan gelebilir ama bugün gökyüzünde Merkür Neptün üçgeni var. Merkür iletişim demek, Neptün de Poseidon’u temsil eder. Yani biz burada senle deniz konuşurken birileri deniz resmi yapıyor olabilir, birileri tatil planları yapıyordur… Neptün’ün balığa geçmiş olması da çok önemli. Çünkü denizlerle ilgili her konuyu kapsar bu durum.
Benim takıldığım bir nokta var. Poseidon’la Neptün’ün ne alakası var ki?
Yunan mitolojisinde Kronos’un çocukları Poseidon, Zeus ve Hades’in egemenlik alanlarını belirlemek için bir kura çektiklerine inanılır. Buna göre Zeus’a gökyüzü, Poseidon’a deniz ve Hades’e yeraltı tanrılığı çıkar. Amcaları da kendilerini esir aldıkları yerden çıkaran bu üç kardeşe birer hediye verir. Zeus’a yıldırım şeklinde gökgürültüsüyle şimşek; Hades’e görünmezlik miğferi, Poseidon’a da üç dilli bir mızrak hediye edilir. Bu üç dilli mızrak dünyayı saran depremler, denizde büyük dalgalar meydana getirebilir. Mavi saçlı Poseidon, öngörülemez, anlaşılmaz ve değişken ruh hallerine sahiptir. Güçlü tanrı, Roma mitolojisinde de Neptün olarak bilinir ve ismi daha sonra gezegene verilmiştir.
Dolayısıyla Neptün’ün balıkta olması sektörümüz açısından da önemli, öyle mi?
Aynen öyle.
Peki o zaman şunu sorayım. 2008’de denizcilik sektörü ağır bir darbe gördü ve global bir ekonomik kriz baş gösterdi. Bu da mı Neptün’ün işiydi?
Aynen. 2008’in sonuna doğru balık burcuna giriş yaptı Neptün ve 2025 yılına kadar da bu burçta seyahat edecek. Balık burcu, denizler, deniz kenarı yerler, deniz ürünleri, su kenarı yerler, su ve denizle ilgili her türlü konuyu sembolize eder dünya astrolojisinde. Neptün de aslında Poseidon yani denizlerin kralını. Hatta Neptün’ün işaretinde Poseidon’un üç çatallı asası vardır. Bu ikilinin biraraya gelmesi deniz habitatından tutun da denizlerde meydana gelen kazalar, denizcilikte olabilecek krizlerle birebir ilgilidir. 2008’den bu yana denizcilikte yaşanan olumsuz gelişmeler bunla ilgili. Bunun yanı sıra mültecilerden, deniz kazalarından dolayı çok fazla insan hayatını kaybediyor. Tabii bu durumdan Türkiye’deki denizcilik sektörü de nasibini alıyor. Şu ana kadar yaşadığımız tatsızlıklar da maalesef 2025’e kadar devam ediyor.
Türkiye’nin burcu akrep. Su grubu olduğuna göre denizci bir ülkeyiz. Belki işleri bir şekilde yoluna koyarız, ne dersin?
Maalesef, işler öyle değil. Türkiye sözde denizci ama aslında karacı bir ülke. Yükseleni de yengeç Türkiye’nin. Ama buna rağmen değerlerimizi bilmiyoruz. Elimizdeki potansiyellerin değerinin farkında değiliz. Ya da bu potansiyelleri kullanmamıza izin vermiyorlar. Sonuçta yalan da değil. Kendi ülkesinde petrolü çıkarıp en pahalı benzini kullanan tek ülkeyizdir herhalde.
Evet de denizciliğin devlet tarafından desteklenmiyor olması burcundan mı yani?
Akrep burcu kaosu sever. Karanlıktır, krizdir. Yengeç de gelenekçidir. Dolayısıyla bir şeylerin değişmesi bu ülkede biraz zor. En azından gezegenlere bakarsak bayağı zor.
O zaman hiç tartışmayalım ne olacak diye…
Telaşa gerek yok. Poseidon bizim yanımızdadır. Ayrıca Neptün’e bakarsak da 2025’ten sonra birtakım şeyler değişir.
MBY’nin merakı:
2016 için denizcilik dünyasına bir yorumun var mı?
2016’da kritik zamanlar göreceğiz. Bu sene tekne kazalarına dikkat etmek gerek. Nisan temmuz arası mars neptün satürn karesi var. Denizlerde patlamalar olabilir. Çok sıcak bir yaz bizi bekliyor. 26 Mart’ta balık burcunda bir tutulma yaşanacak. Mart civarı dikkatli olunması gereken bir dönem. Denizlerde kirlenme oranının artacağını, deniz canlı sayısının düşeceğini düşünüyorum. Bu yüzden Greenpeace’in “Seninki Kaç Santim” gibi projelerinin artması gerekiyor. Bu balıkçılık sektörünü de etkileyecek tabii. Bunun yanı sıra bir rehine krizi yaşanabilir gibi düşünüyorum. Deniz depremlerinin sayısı da bu yıl çok arttı farkındaysanız. Bu 2022’ye kadar devam edeceği gibi 2018 ya da 19’da büyük çaplı bir deprem görünüyor.
Korkutuyorsun beni. Ne yapmalıyız?
Güvenlik önlemlerine dikkat etmek lazım. Teknenin kıçında bile oturmamaya çalışın.
Uzun bir seyrin planını yapan okuyucularımız var. Ne yapsınlar yani, çıkmasınlar mı?
Uluslararası sulara çıkanların özellikle dikkat etmesi gerekiyor. Biraz karışık bir dönemden geçeceğiz. Deniz tatillerine çıkacakların her türlü can ve mal güvenliğine ekstra hassasiyet göstermesi gerekiyor ve mümkünse nisan öncesi ya da temmuz sonrası deniz tatiline çıksınlar. Nisan temmuz arası Marmaray’a bile binerken temkinli olun. Ya da Marmaray yetkililerine seslenelim, ekstra özen göstersinler.
Tekne almak için en iyi dönem hangisi?
Yine nisan öncesi ya da temmuz sonrası. Ayrıca bu yıl tekneye yatırım yaparken şanslı olabilecek burçlar, balık ve başak.
Rio Olimpiyatları var önümüzdeki sene. 5-21 Ağustos’ta gerçekleşecek. Dolayısıyla senin bu kritik dediğin dönemi aşmış oluyoruz değil mi?
Kısmen, umuyorum şansları bol olur.
Ateş-Deniz Çınar’ın Olimpiyatlarda şansı ne?
Ateş Çınar’ın olimpiyat oyunlarında şansı çok daha yüksek. Saat bilgileri elimizde yok ama Güneş’e göre oluşturduğum doğum haritasında bu sene Satürn/Güneş kavuşumu yaşayacak. Hem de Jüpiter’in üstünden de Neptün geçecek. Bu iki gösterge genel olarak bir yarış için iyi göstergeler.
İyi bir şey yok mu peki bu yıl?
Eylülden sonra jüpiter teraziye geçecek. Teknelerde bol bol evlilik teklifi yapılacak. Aşk, mutluluk var. En romantik birliktelikler teknede yaşanacak.
Deniz turizmi açısından da çok umut verici konuşmayacağını düşünüyorum.
Evet tabii, 2017’ye kadar turizm çok sıkıntılı bir alan. Rusya’dan sonra zaten belli oldu bazı şeyler. İş yapılacak turizmle ilgili ama yabancı turist sayısı çok kan kaybedecek. 2017 aralık ayına kadar da böyle devam edecek.
2016 için en şanslı burçlar hangileri?
Aşk konusunda; ikizler, terazi, koç ve yükseleni bu olanlar. Para konusunda; başak ve balık. İş, kariyer anlamında; oğlak ve yükseleni bu olanlar. Ama bu dediklerim eylülden sonra.