Thomas ve Jutta Kittel; Sicilya, Messina’dan dolaşarak İtalya çizmesinin mahmuzunda, Adriyatik kıyısının altına sıkışmış Manfredonia’ya doğru yola devam ediyor.
YAZI VE FOTOĞRAFLAR: Thomas Kittel
İtalya maceramızın 99’uncu gününde keyifli bir ruh haliyle Messina, Sicilya’dan ayrılıyoruz. Buradan itibaren İtalyan anakarasını izleyerek seyre devam edecek, çizmenin burnunu dönecek, Taranto Körfezi’nden sonra topuğu geçerek, Adriyatik Denizi’nden Venedik’e doğru çıkacağız. Halihazırda 2 bin deniz milini geride bıraktık ve önümüzde neredeyse 1000 deniz mili daha var.
Yağ basınç sensörüyle ilgili sorunumuz halen çözülmüş değil. Yedek parçamız var ama henüz takılmadı, bu da tek makineyle seyir yapacağımız anlamına geliyor. Daha da can sıkıcısıysa sızdıran dümen yağ soğutucusu, çünkü hemen her 45 dakikada bir fışkıran soğutma suyunu boşaltmamız gerekiyor.
Sonunda korktuğum başıma geliyor: Elimde dolu kovayla dengemi kaybediyorum. Kova bir tarafa fırlıyor, ben sert bir şekilde yan tarafım üzerine düşüyorum. Nefes almakta zorlanırken aklıma gelen ilk şey maceramızın sona erdiği oluyor. Herkes flybridge’de, ben makine dairesinde olduğumdan kimse yardım çağrımı duymuyor.
Bir süre sonra nefesimi toparlayıp, yavaşça ayaklanmaya başlıyorum. Sırtım çok acıyor, bir de sağ dirseğim. Güç bela kendimi flybridge’e atıp, olanları anlatıyorum. Güçlükle hareket ediyorum, otururken bile canım yanıyor, dolayısıyla dümen tutmaktan başka hiçbir şey yapmam mümkün değil. Kovayı boşaltma işi misafirlerimize kalıyor. Hâlâ bir yerimin kırılıp kırılmadığından ya da ciddi şekilde ezilmediğinden emin değilim.
Bu da yetmezmiş gibi rüzgâr ve solugan artarak sağdan soldan vurmaya, flybridge’e kadar serpinti püskürtmeye başlıyor. 7.5 saatlik zorlu yolculuktan sonra hedefimiz Rocella Ionica’ya varıyoruz. Limanın önündeki kumluk zararsız çıkınca kısa sürede iskeleye aborda olabiliyoruz. Liman pek güzel olmasa da Messina ile burası arasındaki tek büyük sığınak olması sebebiyle epey hareketli.
SIBARI’DE HAYAL KIRIKLIĞI
Ağrı kesicilerin yardımıyla ilk geceyi atlatıyorum ve sırtım biraz daha iyileşiyor. Ama en ufak bir hareket bile acı vermeye devam ediyor –özellikle hapşırmak ve öksürmek. İnternette biraz gezinip, kendime ezilme teşhisi koyuyorum. Ertesi gün Crotone’ye geçtiğimizde iki yaşlı liman müdürü bizi karşılıyor. Birinin ağzında diş kalmamış ama iyi Almanca konuşuyor.
Crotone, liman rehberimizde çok iyi not almamış ama bölge halkının rağbet ettiği hareketli bir tatil kenti olduğu ortada. Ertesi günün hava tahmini rüzgâr gösterdiğinden bir gece daha kalarak, bir sonraki limana geçmeden önce zamanımızı teknedeki işleri yaparak geçiriyoruz.
Rüya ülke İtalya gezi yazısının devamını Ağustos sayımızda okuyabilirsiniz.