Sirene Marine’in yeni modeli Azuree 41 kısa sürede son derece rafine bir tekne olduğunu kanıtladı.
2010 yılında ilk teknesi Azuree 40’ı suya indiren Sirena Marine, altı yıl sonra markanın dördüncü modeli olan 41’i meraklılarıyla buluşturdu. Endüstriyel seri üretim deneyimi olan büyük bir tersane ve ekip tarafından üretilen tekne markanın zaman içinde geliştirdiği kalite ve konseptinin de bir göstergesi.
Sirena Marine kaliteyi geliştirmek amacıyla öncelikle bir prototip üretiyor. Tekne test seyrine çıkana kadar tüm sorunları tespit ediliyor ve seri üretime geçilmeden bu sorunlar giderilmiş oluyor. Bu durum yeni Azuree 41’in testini daha az heyecanlı kılmıyor tabii. 41, tam bir cruiser-yarış teknesi olarak tasarlanmış, diğerlerini geride bırakacak kadar geliştirilmiş bir model.
ÜÇÜNCÜ DENEME
Sirena’nın orijinal 40ft’lik teknesi keyifli bir tasarımdı. Belki zamanının biraz ilerisinde, seri üretim bir tekne için biraz alışılmadık bir tasarıma sahipti. Rob Humphreys, Ceccarelli tasarımlı gövdenin geniş kıçlı, sert çeneli, çift dümenli tasarımını alarak daha kullanıcı dostu, estetik olarak çekici ve her anlamda daha iyi bir ürün olan 46’yı ortaya çıkarmıştı. Şimdi, bu Azuree 41’de ise daha da geliştirilmiş bir tasarım görüyoruz. Deneme seyri için prototipte bize eşlik eden Humphreys özellikle de ağırlık kontrolünün daha da gelişmiş olmasından memnun görünüyor. Sirena ağırlığın mümkün olduğunca büyük bir kısmının T salmanın uç kısmında toplandığı, daha sert gövdeler inşa ediyor. Humphreys’den klasik bir cruiser-yarış teknesi tasarlaması, özellikle ‘cruiser’ kısmına ağırlık vermesi istenmiş.
“Eğer ibre diğer seçeneği gösterseydi teknenin içini daha agresif donatırdık,” diyor. Bu haliyle bazı ağırlıklardan kurtulmak mümkün – örneğin 200 kiloluk bir lüks olan tik güverte, teknenin yanından sarkan dört kişinin ağırlığına denk geliyor.
Rüzgârın birdenbire kesilmesinden bir iki saat önce koşullar idealdi (10-13 knot rüzgâr), tam basılmış yelkenler ve dalgasız bir denize sahiptik. 41’in gövde formunu çok beğendik. Bu tekneyi ilk kez kullanmak bir enstrümanı öğrenmeye benziyor; üzerinde çalıştıkça neler yapabileceğini gördüğünüz ve daha tatmin edici hale gelen bir deneyim sunuyor.
Yazının devamı Kasım 2016 sayımızda..