Çizmenin ucuna doğru (Bölüm-3)

Çizmenin ucuna doğru (Bölüm-3)

Marlow sahipleri Thomas ve Jutta Kittel, bu ay bizleri Porto di Roma’dan Aeolian Adaları’nı geçerek Palermo, Sicilya’ya götürecek olan, İtalya kıyılarındaki seyirlerine devam ediyor.

Yazı ve fotoğraflar: Thomas Kittel

Kısa bir ziyaret için evimize gittikten sonra teknemize dönerek İtalya kıyılarında güneye doğru seyrimize devam ediyoruz. Roma’nın aşağısında denizcilik altyapısı değişiyor: Aşağıya indikçe limanlar ufalıyor, Marlow 72’mizi bağlayabileceğimiz büyüklükte bağlama yerleri nadirleşiyor ve İngilizce konuşanların sayısı azalıyor. İlk durağımız, Odesseus’un seyahatlerindeki büyücülerin yaşadığı San Felice Circeo. Burada Blue Bear’deki arkadaşlarımızla buluşmayı planlıyoruz.

Bağlama yeri sormak için gönderdiğim maile cevap alamayınca liman görevlilerini aradığımda, limanın tamamen dolu olduğunu öğreniyorum –istediğin kadar plan yap, olmayınca olmuyor! Anzio ya da Nettuno en yakınımızdaki alternatifler, biz de Nettuno’da karar kılıyoruz. Marina büyük ve iyi korunma sağlıyor, ancak servis konusunda, hele de 210 Euro bağlama ücretini düşününce, çok iyi izlenim bırakmadıklarını söylemeliyim. Karaya çıkıp limana tepeden bakan eski Nettuno kasabasını keşfetmeye gidiyor ve birkaç sevimli meydanı ve restoranlarıyla ufak bir kasaba keşfedince mutlu oluyoruz. Kilisenin önündeki merdivenlere taşan kalabalık bir İtalyan düğünü de deneyimimizi daha keyifli hale getiriyor. Bir gece daha burada kalıp, ertesi gün deniz sakinken yakındaki Anzio’yu botla keşfetmeye, sonrasındaysa tarihi kasabada denizci arkadaşlarımızla buluşmaya karar veriyoruz. Bu mükemmel günü yerel bir gelateria’da nefis bir dondurmayla taçlandırıyoruz. Ertesi sabah uzaktan gelen top atışlarının gümbürtüsünü duyuyoruz ve altımızda yerin sarsıldığını hissediyoruz. Limandan çıktıktan kısa bir süre sonra bir sahil güvenlik teknesi bizi uyararak atış talimi yapıldığını, Pontine’ye varmak için yolumuzu 12 deniz mili uzatmamız gerektiğini bildiriyor!

PONZA SİSTEMİ

Denizci arkadaşlarımızdan aldığımız bilgilere göre Ponza’da, hepsi bağımsız olarak işletilen yaklaşık 10 farklı iskele bulunuyormuş. Beşine mail atıyoruz, dördü dönüş yapmazken, beşinci: “Üzgünüz, tamamen doluyuz,” diye cevaplıyor. Böylece Ponza’da yalnızca fotoğraf çekmek için kısa bir mola verip, rezervasyon yaptırdığımız komşu Ventotene adasına geçiyoruz. Şans bir kez daha yüzümüze gülüyor.

Ventotene daha büyük ve tanınmış olan Ponza ve Ischia adalarının arasında kalıyor ama kesinlikle ikisinden de güzel. Marina kayalık tepelerle çevrelenmiş pitoresk bir koyda, eski bir balıkçı limanı olan Porto Vecchio’nun hemen yanında yer alıyor ve renkli restoranlar ve dükkanlarla çevrelenmiş. Eski bir taş patika köyden limanın ve eski bir hapishane adası olan Santo Stefano’nun harika manzarasına sahip bir meydana uzanıyor. Hava tahmini ertesi gün güçlü bir fırtına gösterdiğinden burada bir gece daha geçirmeye karar veriyor ve zamanımızı adayı keşfederek ve Santo Stefano’ya sadece İtalyanca konuşulan, rehberli uzun bir gezi yaparak değerlendiriyoruz. Burada kendimizi öylesine evimizde hissediyoruz ki Ventotene’den biraz üzüntüyle ayrılarak, Procida Adası’na geçiyoruz. Uzaktan bakıldığında bile görülen korunaklı koyları, kumsallı plajları ve renkli mimarisi neşemizi yerine getiriyor. Marina di Procida’ya güvenli bir şekilde bağlandıktan sonra flybridge’de yemek yiyip gün batımının tadını çıkarıyor, adalarla anakara arasında yolcu taşıyan feribotları izliyoruz.

İtalya’da seyir gezi yazısının devamını Haziran sayımızda okuyabilirsiniz.

Dergimizi abone olarak ya da Turkcell Dergilik ve Magzter uygulamasını IOS ve Android tabanlı tablet ve telefonlarınızdan indirerek okuyabilirsiniz.