1969 yılında İngiltere’de kadınlar “eşit işe eşit ücret” yürüyüşünde. Bir kadının elindeki pankartta “Are British Women Worth Less Than Turkish Women” yazıyor. Yani “Biz Türk kadınlarından daha mı değersiziz?” diye soruyorlar. Eşit işe eşit ücret yasası Türkiye’de 1967’de, İngiltere’de ise 1970’de onaylanmış. Gazeteci-Yazar Emel Armutçu’nun instagramda paylaştığı bu fotoğraf ve bilgi nereden nereye geldiğimizin önemli bir belgesi bence. Adında İstanbul olan bir anlaşmadan dayanağı tam da belli olmayan gizli bir sebeple çekilen Türkiye, 1967’deki Türkiye değil artık. Olmamalı da zaten ancak değişim her zaman ileriye doğru olmalı.
İstanbul’da yarış parkurunun tek hukuk takımı olan Özay Hukuk Bürosu’nun kadın yelken takımı 2020 yılında düzenlenen Denizkızı Yelken Kupası’na “İstanbul Sözleşmesi Uygulansın” yazılı tişörtleriyle katılmışlardı. Her geçen gün start hattında daha fazla kadın görmeye başladığımız bu günlerde, çeşitli platformlarda farklı yollarla kınanan bu karar, erkek egemenliğine rağmen denizde de tepki görecek.
Dünya Emekçi Kadınlar gününde, denizci kadınlarla bir video hazırladık. Amacımız geçmişten gelen, bugün her ne kadar yaygın olmasa da maalesef hâlâ unutulmayan “Denizde Kadın Uğursuzluktur” batılını tersine çevirmekti. Bugün kendi teknesinin kaptanı olan birçok kadın denizcimiz var ve bu sayı daha da artacak.
Portekiz’de yapılan 470 Şampiyonası’nda Beste Kaynakçı ve Okyanus Arıkan ülke tarihinin ilk 470 Kadınlar sınıfı olimpiyat kotasını aldılar. Biz eşitlik mevzusunu tartışa duralım, Türkiye; 2021 Tokyo Yaz Olimpiyatları’nda kadın sporcuların çoğunlukta olduğu bir takımla temsil edilecek. Laser ve RSX Erkek sınıflarında kota alırsak ise kadın-erkek sporcu sayımız EŞİTLENECEK.
TYF Yüksek Performans Kurulu Başkanı ve eski olimpik sporcu yazarımız Haluk Babacan’ın da bu ay yazdığı gibi özellikle kadın sporcularımız “Karanlığın içinden doğan güneş gibiler…” Biz de tüm sporcularımıza teşekkür ediyoruz.
İyi okumalar, iyi seyirler…
Selcen Tanınmış Işıldar
MBY Yayın Yönetmeni