Bir İngiliz’in gözünden açıkdeniz seyrinde bütçe uyarlaması.
Yazı: Terysa Vanderloo
İki yıl önce partnerim Nick ve ben Southerly 38 model teknemiz Ruby Rose ile dünya turu hayalimizi gerçekleştirmek üzere İngiltere’den yola çıktık. Bu an için yıllarca plan yaptık ve seyrin birçok yönünü uzun süre düşünerek kurguladık.
Seyrin bize maliyetini kapsamlı olarak araştırdık ve açıkçası kesin bir rakama ulaşamadığımız için de endişelenmeye başladık. Teknenin maliyeti, sigorta ve böyle bir seyir için gerekli ekipmanın maliyeti gibi bazı kalemleri tahmin etmek kolaydı, ancak bizim aylık maliyetlerimiz gerçek anlamda bir sır gibiydi.
İlk başta dünya turu için aylık 2 bin 500 Pound toplam bir bütçe öngördük. Bunun içine farklı bir bütçeden karşılanacak, ara sıra dışarıda yemek hariç tüm masraflar dahil olacaktı. Bütçemiz bu rakamın doğru ve yeterli olmasından çok, kirada olan mülklerimizin gelirleri üzerine kuruluydu. Yakıt, gıda, onarım ve bakım için ne kadar harcayacağımız hakkında hiçbir fikrimiz yoktu, bunu deneyimler gösterecekti.
İngiliz Virgin Adaları’ndayken inanılmaz güzellikte yeni ve yarı siparişe özel üretilmiş 55ft bir katamaranı olan bir çiftle tanıştık. Ne yazık ki, dünya turu sırasında 18 aylık gezi seyri sonunda paraları tükenmişti ve geri dönüp yeniden çalışmaya başlamak zorundaydılar. Aklımız karışmıştı; neden biraz daha ucuz bir tekne almamışlardı ki? Buradan yapacakları tasarrufu seyirlerini uzatmak için kullanabilirlerdi. Sonunda aylık masraflarını ve böyle büyük ve pahalı bir teknenin işletme giderlerini hesaplarken önemli bir hata yaptıklarını anladık. Sadece sigortalarının maliyeti bile gözlerimin yaşarmasına neden olacak kadar yüksekti.
Böyle bir seyir yapmayı planlayanların en büyük harcaması doğal olarak teknenin alım maliyeti olacaktır. Bu çiftin deneyimleri işletme giderlerini karşılayabileceğiniz bir tekne satın almanın ve epey kısıtlı bir aylık bütçeyle sınırlı kalmanıza sebep olacak kadar çok harcama yapmamanın önemini bir kez daha vurguluyordu.
Dünya turu yaşam maliyetleri
Dünya turunda iki yıl önce seyre başladığımızdan beri aylık masraflarımız oldukça dengeli. İngiltere, Avrupa’nın Atlantik kıyıları, Fas, Kanarya Adaları, Karayipler ve ABD’de seyir yaptık. Deneyimlerimize göre bir taraftan tasarruf yapmaya çalışırken diğer taraftan yükselen bir maliyetle de doğal olarak karşılaşabiliyorsunuz.
Örneğin Avrupa’da gıda alışverişi sadece taze sebze, deniz ürünleri ve etin kolay erişilebilir olması sebebiyle değil fiyatların makul olmasıyla da gerçek bir keyifti. Bu nedenle geniş ve sağlıklı bir diyetle, yanında yerel şarap ve biralarla besleniyorduk. Aylık gıda harcamalarımız düşüktü, ancak demir yerlerinin kısıtlı olması nedeniyle zamanımızın çoğunu marinalarda geçiriyorduk. Diğer yandan, Karayipler ve Bahama adalarında marinalara nadiren giriyorduk. Demir yerleri neredeyse her zaman ücretsiz ve çok daha keyifliydi. Buralarda ise gıda pahalıydı. Neredeyse her şey ithal ürünlerdi ve fiyatlar nedeniyle nadiren dışarıda yiyebiliyorduk. Dışarıda yemek birçok yerde Londra’ya kıyasla daha pahalıydı.
Dünya turu sırasında ‘Bütçeyi açıkdeniz uydurmak’ adlı inceleme yazısının devamını Ocak 2018 sayımızda okuyabilirsiniz.