Güney Yarışı, tüm tartışmaların ve çekincelerin aksine çok keyifli bir yarış oldu. Önümüzdeki yıl katılım daha da artacak ama teknelerin bu tip yarışlara hazırlığı en önemli konu.
Fotoğraf: Osman Uğur
Açıkdeniz yarışlarında başedilmeye çalışılan birçok zorluğun yanında özellikle gün batarken yeni bir düşman ortaya çıkar. Etten et koparan, kamarada dinlenmeye çalışan ekip üyelerine hayatı zehir eden; kara sinekler. Aerosol böcek ilaçlarının bile etki etmediği kara sineklere karşı bu yılki Güney Yarışı’nda yeni bir mücadele yöntemi denedik. Öncelikle dışarıda hiç yiyecek bırakmadık, çöplerin ağzını dikkatlice örttük, en önemlisi ise lavanta yağını sprey halinde aralıklarla teknenin içerisine sıktık. Mucize gerçekleşti ve kara sineklerle olan mücadelemizi bu kez biz kazandık. Hiç sinek olmadığı gibi kamaralarımız da güzel koktu.
Güney Yarışı’na bu yıl da AKPA ekibiyle katıldım. Geçen yıldan farklı olarak bu kez sekiz kişilik bir ekiple yarıştık. Vardiya sistemini bir kez daha başarıyla uyguladık. Ekip gayet profesyonel ve disiplinliydi. Yemek menülerimiz çeşitli, bol ve doyurucuydu. Sarma dolmadan Sailor’s Pizza spesiyallerine ve hatta kazandibine kadar birçok leziz yemek yedik. Su ve mineral kaybını dengelemek için izotonik tabletler attığımız suları da tüketip yorgunluğu ve konsantrasyon kaybını en aza indirmeye çalıştık. Kabak çekirdeği ise seyrimizin vazgeçilmezi oldu.
Bu yılın yeniliklerinden Emirgan startında başta ön sıralarda yer alamasak da İstanbul Boğazı çıkışında fark attık.
Rakiplerimizin aksine Marmara Adası’nın şartlı taraf olmasının da kaldırılmasıyla gemi yolunun doğusundan geçen bir rota izledik. Adayı sancakta bırakıp sakin kuzeyli bir havayla sabah Gelibolu’ya ulaştık. Önümüzdeki IRC 0 sınıfında yarışan 1-2 tekneyi saymazsak Çanakkale Boğazı’ndan rakiplerin önünde çıktık. Rüzgârın daha kuvvetli olacağını düşündüğümüz batılı bir rotayla Sakız Adası’nı bordaladığımızda bizlerden çok önde, farklı bir havada ilerleyen TP52 Arkas dışında filonun en önündeydik. Gece İkerya Adası’nın batı ucunda havanın şiddetinin 30 knot’lar üzerine çıkacağını tahmin ediyorduk. Vardiya sistemine son verip tüm ekip güvertede fractional balonla ilerlerken ani bir sağanakta balon mandarımızı kaçırınca gelen sağanağı karşılayamadık ve broşa girdik. Balonu indirip cenovayla uzun süre devam ettik. Özellikle gece seyirlerinde risk almamayı kararlaştırmıştık. Bu yüzden gece seyrinde tüm ekip can yelekli ve emniyet kayışıyla bağlı olarak yarıştık. Güvenlik önlemlerinden hiç taviz vermedik.
Gün ağarırken yeniden balona geçtik. Ekip uykusuz ve yorgunken yine ani bir sağanakta broş attık. Uyku sersemi tack line’ı kaçırıp balonu trol yapınca denize düşürdük, hemen tekneye almamıza rağmen A4’ümüzü onarılamayacak şekilde yırttık. Rodos’u bordalayana kadar filonun önünde seyretmeyi sürdürdük. Tüm hava raporlarının birleştiği nokta Rodos’la Göcek arasında rüzgârın hiç esmediği alandı. Arkas neredeyse bir gün boyunca bu havasız alanı aşmaya çalışmış, büyük zaman kaybetmişti. Biz havasız bölgeyi en açıktan geçmeye karar verdik. Arkamızdaki Magic Twelve ve Fox Rodos Adası’na çok yakın bir rota izlerken Fenerbahçe-1 ortamızda kaldı. 20 saati geçen mücadelede Rodos’a en yakın rotayı yapanlar galip çıktı. 500 metre batımızdaki Fenerbahçe-1 de aynı havaya girmeyi başardı. Onların stratejileri tuttu ve yarışı kazandılar.
Yarış öncesi olan tüm tartışmaların ve çekincelerin aksine çok keyifli bir yarış oldu. Eminim önümüzdeki yıl katılım daha da artacaktır. Teknelerin bu tip yarışlara hazırlığı ise önem verilmesi gereken ayrı bir konu. Inshore yarışlar için tasarlanmış yelkenler yerine, daha dayanıklı kumaşlardan üretilmiş, kolayca camadan yapılabilen yelkenler seçilmeli. Rotaya ve rüzgâra göre yelken seçimi doğru bir şekilde kararlaştırılmalı.
Açıkdeniz yarışlarına korkusuzca devam etmeliyiz. TAYK yönetimini düzenledikleri yarış ve bu yarışın arkasındaki sağlam duruşlarından dolayı kutluyorum. Ülkemizde düzenlenen en uzun mesafeli açıkdeniz yat yarışının ilk edisyonuna katılma şansı elde ettiğim için de gurur duyuyorum.
Adil ve kolayına rüzgârlar dilerim.