Tuhaf günlerden geçiyoruz. Bu da bize kısmetmiş. Tüm dünyayı etkisi altına alan ölümcül bir virüs hepimizi evlere soktu, hayatı durdurdu. Belki de bu bir sinyaldi. O kadar hızlı koşuyorduk ki durmamız gerektiğinin farkına hiçbirimiz varamadık. Birçok komplo teorisi konuşula dursun, bence evren bize “dur ve ne yaptığına bak” dedi.
İnanmak istediğim bu. İnsan eli değmemiş bir afet hali…
Sebep her ne olursa olsun, gerçek şu ki hepimiz korkuyoruz ve hayatta kalmak için kendimizi, sevdiklerimizi koruma mücadelesi veriyoruz.
#Evdekalarak, durumu ciddiye alarak…
Hem fiziksel hem de ruhsal sağlığımızı korumakta zorlandığımız bu günlerde, aklıma daha önce de yazdığım bir Karadeniz ritüeli geldi.
Adı Alaturbi.
Alaturbi, daha çok Çepni kökenlilerin kutladığı bir Trabzon (hatta Akçaabat) geleneği. Bu geleneğe göre 6 Temmuz deniz bayramı olarak kutlanırmış ve bugünde herkes şifa olsun diye denize girermiş. Yüzme bilenler denizde yüzerken, bilmeyenler de deniz suyuyla yıkanırmış. Kayıklara binerek en az üç, en fazla ise yedi dere ağzı dolaşmanın da birçok derde derman olduğuna inanılırmış. Bu kaynaklarda yazılan kısmı. Benim aile büyüklerinden dinlediğim ise şöyle: “Kayığa binilir, yedi dere ağzından bir testiyle su alınır, bu su yedi gün hastaya içirilir kalanıyla da yıkanılır. Saralılar, sinir hastaları, sihir, büyü yapılmış olanlar, yüzme biliyorsa denize atılır ki kendine gelsin…”
Bu koronavirüs illetinden ne zaman kurtuluruz bir muamma, haziran diyen var temmuz diyen… Benim temennim bu eski geleneği de bize hatırlatacak bir milat olması. Dünyanın değişen yeni yüzünü ve koronavirüsten kurtulmamızı 6 Temmuz’da kendimizi denizlere atarak kutlayalım. İsteyen kayığa isteyen yelkene, isteyen motoryata binsin…
Yeter ki yedi dere aşsın, ruhunu temizlesin.
İyi okumalar.