Humphree ile tek yerden kontrol

Humphree ile tek yerden kontrol

Humphree trim ve dengeleyici sistemHumphree yeni entegre trim ve dengeleyici sistemiyle sıfır sürat kanatlarını yeni bir boyuta taşıyor.

Siz tam kanatlara karşı cayro tartışmasının sona geldiğini düşündüğünüzde yeni bir dengeleyici sistem ortaya çıkıyor. Bu kez sistem yüksek sürat trim sınırlandırıcıları üreticisi Humphree’den geliyor. İsveç firması mevcut sınırlandırıcılarını yeni sıfır sürat kanatlarla birleştiriyor.

Kötümser eleştirmenler bu gelişmenin yeni olmadığını savunabilir, Humphree’nin beş temel sınırlandırıcı sistemini diğer bir üreticinin kanat veya cayro sistemiyle birleştirmek her zaman mümkündü. Bu kombinasyonların gelişmiş bir tekne sistemi yaratacağına da kuşku yok. Humphree’nin sisteminin önemli farkı birçok farklı fonksiyonun aralarında haberleşmeyen iki elektronik akıl yerine tek bir dijital beynin kontrolü altında olması.

GÜÇLÜ HABERLEŞME HATLARI
Bu birleşme göz önüne alındığında, iki önemli noktaya dikkat çekmek gerek. Humphree’nin sistemi içinde CTOS (Koordineli Dönüş Optimizasyon Sistemi) standart olarak bulunuyor. Bize göre bu, konfor ve güvenliği artırdığı için öne çıkan bir özellik. CTOS “yerçekiminden etkilenmeyen” bir dönüş sağlıyor. Dönüş içindeki yatma açısı tekne sürati ne olursa olsun vücudunuz dışarı eğilmeyecek ya da içeri yönde düşmeyecek şekilde kontrol ediliyor. Bu sabit ayar biraz da az önce içtiğiniz cin toniklerle de bağlantılı tabii.

İkinci özellikse sistemin Humpree’nin üst model Aktif Seyir Kontrolü sistemi üzerine kurulu olması. Bu özellik sayesinde borda rüzgârları veya statik yanal trimi nedeniyle oluşan yalpa ve yatma otomatik olarak kontrol ediliyor. Sınırlandırıcıların yüksek süratlerdeki etkinliğiyle maksimum 80A civarında akım çeken elektrikli kanat pistonları veya motorlarının güç tüketimlerini büyük ölçüde azaltması da büyük avantaj sağlıyor. Doğal olarak, modern teknelerde güç yetersizliği çok sık yaşanmıyor, ancak jeneratör ve/veya alternatörlerin aküleri besleme gereği ne kadar azalırsa o kadar iyi.

Humphree’nin yeni sistemi seyirde ve demirde etkin bir stabilite için hızlı tepki veren sınırlandırıcıları elektronik kanatlarla biraraya getiriyor. Kanatlar sert bir cisme çarptıklarında gövdeye zarar vermeden kırılacak şekilde tasarlanmış.
Humphree’nin yeni sistemi seyirde ve demirde etkin bir stabilite için hızlı tepki veren sınırlandırıcıları elektronik kanatlarla biraraya getiriyor. Kanatlar sert bir cisme çarptıklarında gövdeye zarar vermeden kırılacak şekilde tasarlanmış.

Humphree’nin sistemin yalpa ve gezme kadar baş-kıç vurmayı da kontrol ettiği yönündeki savı ispat gerektiriyor. Herhangi bir sistem, vasatta sualtında bulunan iki kanadın yukarı ve aşağı yönde, harekete gösterdiği direnç sayesinde baş-kıç vurmayı azaltabilir. Ancak Humphree’nin teknik ekibiyle yaptığımız görüşmede firmanın dalga nedeniyle baş-kıç vurmanın tam olarak önlenmesinin mümkün olmadığını öğreniyoruz. Burada konu olan baş-kıç vurma daha çok baş yukarıda veya baş aşağıda trim olarak tanımlanabilir. Sınırlandırıcılar bu trimi tekne üreticisi veya sahibinin ayarlarına uygun şekilde sürekli optimize ediyorlar. Bir saniyeden kısa sürede tam yukarıdan tam aşağı konuma ulaşan sınırlandırıcılar bu hızlarıyla daha genel anlamda baş-kıç vurmanın azaltılmasını sağlayabiliyorlar.

Diğer bir soru da Humphree’nin neden sınırlandırıcıları bir cayroyla birleştirmediği. Humphree’nin sınırlandırıcılarının etkisi 15kt civarında hissedilmeye başlıyor, ancak tam kontrol sağlayabilmeleri için 30kt ve üzeri süratler gerekiyor. Benzer şekilde, cayroların sıfır süratte ne kadar etkili olduklarını bilmemize karşın, daha önce seyir yaptığımız bazı teknelerde verimlerinin 10-12kt gibi süratlerde azalmaya başladığını görmüştük. Bu nedenle Humphree’nin sınırlandırıcıları cayrolarla birlikte kullanılmış olsalardı bazı teknelerde sürat skalasının ortalarında rahatsız edici bir konfor boşluğu yaşanabilirdi.

KOLAY VE HIZLI MONTAJ
Humphree’nin yeni sistemi bize diğer dengeleyici test ve raporlarında tartışmaya fırsat bulamadığımız iki konuyu ele alma şansı veriyor. Bu konuda genel bir açıklama için sağda “Meraklısına” bölümünü inceleyebilirsiniz. Bu konular gürültü ve elektrik-hidrolik karşılaştırması.

Sistemin 24V DC elektrikli pistonları ve motorlarının “ultra hızlı” olarak tanımlanması bir tür tepki sürati avantajına gönderme yapıyor, ancak test ettiğimiz hidrolik sistemler o kadar başarılıydılar ki bu biraz konu dışı kalıyor. Asıl önemli konu tekne üreticilerinin bir hidrolik sistemden kurtulup, sadece 80A kablolar ve ince kontrol bağlantıları donatmanın avantajlarını nasıl algılayacakları. Farklı pistonların (hidrolik ve elektrikli) değişik boylarına karşın, tamamı elektrikli bir sistemin sonradan montajı hidrolik bir sisteme göre daha kolay olacaktır.

Humphree’nin tamamı 24V DC sistemini jeneratöre bağlı kalmadan (ki Seakeeper’ın 3DC modeli de bu özelliğe sahip) çalıştırılabilmesi değişken bir avantaj. Seyir sırasında jeneratör ve alternatör gürültüsü normalde makine sesinin gölgesinde kalacağından önemli bir sorun yaratmıyor. Sessiz bir koyda demirdeyken sadece akülerle sistemi çalıştırabilmek kulağa hoş geliyor, ancak bu demirde kullanım tüm gece sıfır sürat sisteminin kullanımıyla yüksek güç tüketimi uzun sürelere yayılınca normal bir akü grubunun ne kadar yeterli olacağını kim bilebilir?

Gürültü kesin olarak bir çözüm bulunamayan bir sorun olabiliyor. Elektrikli ve hidrolik sistem kullanıcısı tekne sahiplerinden kendi sistemlerinin daha sessiz olduğunu duymuştuk. Bu durum her montajın farklı sonuçlar yarattığını kanıtlıyor. Aynı makinelerle donatılmış benzer teknelerde çok farklı ses seviyeleri kaydetmiştik.

Bazen ses yalıtımının etkili olduğu açık seçik görülebiliyor, ancak yapısal elemanlar üzerinden iletilen ses önemli bir faktör, üstelik bunun farkına varmak da çok kolay değil. Önümüzdeki aylarda büyük bir tekneyle yeni bir test yapıp bu soruların yanıtlarını aramaya devam edeceğiz.
İletişim: Sinerji Denizcilik