Kardeşlik Ruhu Kiklatlar

Kardeşlik Ruhu Kiklatlar

Kardeşlik Ruhu Kiklatlar

Oldukça keyifli geçen Kuzey Sporatlar seyrimizin ardından rotamızı Kiklatlar’a doğru çevirdik. Yelkenlerimizi sadece Ege’nin güzel esintileri değil aynı zamanda kardeşlik rüzgârları doldurdu.

Yazı ve Fotoğraflar: Özlenen Su Uçar

Bir zamanlar diyordum ki, ‘Bu Türk, bu Bulgar bu Yunanlı. Ben vatan için öyle şeyler yaptım ki patron tüylerin ürperir. Adam kestim, çaldım, köyler yaktım, kadınların ırzına geçtim, evler yağma ettim.’ Neden? Çünkü bunlar Bulgar’mış bilmem neymiş. Şimdi kendi kendime sık sık şöyle diyorum; ‘Hay kahrolasıca pis herif, hay yok olası aptal!’ Yani akıllandım, artık insanlara bakıp şöyle demekteyim; ‘Bu iyi adamdır, şu kötü. İster Bulgar olsun, ister Rum, isterse Türk! Hepsi bir benim içim…” Ne güzel anlatmış Nikos Kazancakis Zorba isimli kitabında ruhundaki değişimi. Gerçekten öyle değil mi? Yunan olmuş, Türk olmuş, adalı veya karalı olmuş önemli olan karakterdir. İyi insan olmak adına gösterilen bir çabadır. İster Türkiye’de ister Yunanistan tarafında olsun ben bayılıyorum ada insanına. Bu yüzden yelkenliyle adım adım geziyorum adaları. Ada halkının hoşgörüsünü, insana hasret hallerini, tebessümlerini, beklentisiz, sindire sindire yaşayışlarını seviyorum. Hiçbir yere yetişme telaşları yok. Bu telaşsızlık halleri cümlelerine de yansımış. Aceleden uzaklar, cümleleri (siga siga) yavaş yavaş başlıyor.

Bir önceki sayımızda en son nokta olarak Skyros Adası’ndan Andros Adası’na doğru gitmek üzere ayrılmıştık. Önümüzde 58 millik bir yol var ve üç metreye ulaşabilen dalgalar yol boyunca bize eşlik etti. Kuzeyden gittiğimiz için saatte dokuz knot’a varan hız ve geniş apaz seyriyle Evia ile Andros Adası’nı birbirinden ayıran Dora Boğazı’na kadar geldik. Boğazda ciddi bir akıntı var. Riske atmamak için yelkenleri kapatıp motor seyriyle boğaz geçişini tamamladık. Burada gemi trafiği inanılmaz yoğun. Bu ufak detaylar dışında başka sorun olmadan Andros Adası’nın Batsi köyüne vardık.

ANDROS – STAMATIS (37° 51’ 40 N 24° 47’ 04 E)

Yeni yapılmış mendireği sayesinde rahatça yer bulabildiğimiz Batsi rıhtımına bağlandık. Burada bağlanmanıza yardım edecek palamar mevcut, ayrıca su ve elektrik de bulunuyor. Konaklama ücretini sorduğumuzda palamardan “sadece bahşiş” yanıtı geldi. Önümüzdeki iki gün oldukça rüzgârlı… Poseidon böyle istiyor. Rüzgârdan mendireğin içinde bile hava oldukça sert. İkinci gün bu sertlikten nasibimizi aldık. Almanlar tarafından kiralanan bir yelkenli, acemilik ve rüzgâr yüzünden büyük bir motoryata çarpmamak için yaptığı hamlenin ardından yanımızdaki yelkenliyle bizim zincirin arasına sıkıştı. Dümen palası ve salması iki zincirin arasında kaldığı için kurtulma şansı yoktu. Neyse ki liman polisi bir balıkçı teknesini yardıma çağırdı. Çekerek tekneyi kurtarmayı başardılar. Temmuz ve ağustos ayları Ege’de rüzgârların etkili estiği dönemler. Bu yüzden amatör denizcilere bu iki ayda Türkiye kıyılarında seyir yapmalarını tavsiye ederim.

Kiklatlar gezi yazımızın devamını Turkcell Dergilik uygulamasını indirerek Ios ile Android işletim sistemli telefon ve tabletlerinizden kolayca okuyabilirsiniz.