Tırmanmak, pedal çevirmek, yürümek, kürek çekmek için yaratılmıştı sanki. Kendi kas gücüyle devriâlem yapan ilk kişi oldu. Benzer sporlarla uğraşanların rekorlarını teker teker kırdı, Guinness’e adını defalarca yazdırdı. Erden Eruç ile bu zamana dek başardıklarını ve yakında gerçekleştirmeyi plânladığı yeni hedeflerini konuştuk.
Yazı: Zuhâl Atasoy Fotoğraf: Erden Eruç arşivi
“Hayal, müspet düşünce, hedef, niyet, cüret, cesaret, özgüven, ara hedefler, ekip çalışması, sebat, paylaşım, sonuç, kıvanç, tevazu, erdem…” Yaptığı doğa sporlarıyla pek çok rekor kırarak gönlümüze taht kuran, gururumuz Erden Eruç’un hayatındaki anahtar sözcüklerden bazıları. Eruç gerçekten çok engin hayal gücüne sahip bir beyin ve yürek. Hayata müspet bakan bir yapısı var. Hedeflerinin, niyet ettiklerinin üstüne cüret ve cesaretle yürüyor. Özgüveni tam. Çizdiği temel hayat rotasını ara hedefleriyle süslüyor. Ekip çalışmasının önemine inanıyor, kurduğu ekiple gerçekleştirdiği başarıların daha çok öğrenciye, gence ve hayalpereste ulaşmasını sağlıyor. Asla yılmıyor, pes etmiyor, sebatla ilerliyor. Paylaşarak zenginleşiyor. Hedeflerinin hemen hepsinin sonuçlarını hak ettiği kıvançla izliyor. Bu onlarca üstün meziyetinin yanı sıra bir de mütevazılığıyla alkışlanıyor. Bunların hepsinin felsefesinin bileşimiyle de yüksek erdemli bir karakter olarak insanlığa örnek olmayı başarıyor.
Tuğgeneral olarak emekli olan, değerli Kıbrıs gazilerimizden babası Cemal Eruç ile birlikte 11 yaşındayken çıktığı ilk yolculuğu –Erciyes’in 3 bin 896 metrelik doğu zirvesi tırmanışı– onu ömür boyu sürdüreceği farklı bir yaşam tarzına çekecekti… Ortalama bir insanın sınırlarını, hatta kendi sınırlarını bile zorlayan doğa sporlarıyla uğraşmalıydı. O zamandan beri yüksek dağ, teknik duvar, kar ve buz tırmanışları yaptığı gibi, daha pek çok doğa sporunda beceri kazandı. Maraton koştu. Güreşti; üniversiteler arası güreş müsabakalarında Türkiye ikinciliği kazandı. 2000 yılı sonuna kadar judoyla uğraştı; İkinci derece kahverengi (Nikkyu) kuşağa ulaştı.
Aslında; Boğaziçi, Ohio State, George Mason üniversitelerinde makine mühendisliği, işletmecilik, bilgisayar yazılımcılığı eğitimlerini lisans ve yüksek lisans derecesinde almıştı. ABD’de ve bazen de ABD dışında önemli kuruluşlarda çalışarak başarılı bir kariyere sahip olmuştu. Ekonomik bakımdan üst seviyelerde tatmin olmuştu ama bir türlü “olamamıştı”, kendini gerçekleyememişti. Doğa şiddetle çağırıyordu Erden’i. Ofis hayatı artık cazibesini kaybetmişti. Akıl ve kas gücüyle hayallerinin peşinden gitme ve yüksek sosyal sorumluluk anlayışıyla topluma faydalı olma zamanı gelmişti.
YENİ PROJELERE DOĞRU
Eruç’u yaptığı pek çok sunumun bazılarında izleme imkânım oldu. Mayıs 2013’te de bir başka röportaj için ilk kez yüz yüze tanıştık. Zamanın nasıl akıp gittiğini anlayamadığım çok keyifli bir sohbet olmuştu. Sanki koca okyanusları kürekle aşan, yedi kıtada pedal çeviren, yüce dağlara tırmanan, tepe bayır millerce yol yürüyerek uzun mesafeler aşan, birçok rekorla Guinness’e defalarca adını yazdıran kendisi değildi. Sakin sakin, tatlı tatlı anlatıyordu başarılarını.
Erden Eruç röportajının devamını Haziran sayımızda okuyabilirsiniz.