Başarılı sporcularımız bize Rio Olimpiyat Oyunları’nın heyecanını yaşatacak.
Rio Olimpiyat Oyunları yaklaştıkça bizde de heyecan artıyor. Şimdiye kadar iki sınıfta alabildiğimiz Olimpiyat kotasına Finn sınıfının da dahil olacağını umut ediyorum. Tüm Olimpik takımımız bunun için çok çalıştılar, hepsini yürekten kutluyorum. Her üç sınıftaki sporcumuz da çok deneyimliler, ben hedeflerinin -çok zor olmasına rağmen- madalya yarışı olması gerektiğine inanıyorum.
2016 yılını bir türlü atlatacağız. Peki ya 2020 Tokyo Olimpiyatları için hiç planımız, hazırlığımız var mı acaba? Yeni Olimpik sporcu adaylarımız kimler, ne tip bir çalışma yapılacak, antrenörler kimler olacak, bu çalışmalar nasıl fonlanacak? Ya da bunu atlattık diyelim, “Seçimden sonra bakarız” diyerek devam mı edeceğiz? Korkarım düzen böyle sürecek, bizler de bu işe baş koyan bir iki cesur yelkencinin olimpiyat yolundaki mücadelelerini izleyip ya onları göklere çıkartacağız ya da yerin dibine sokup bu işten onları soğutacağız.
Hep soruyorum kendime; 1988 yılında başlanan modern olimpik yelken hareketinde nerelerde yanlış yapıldı diye… 28 yıllık macerada kişisel başarılar dışında bir sistem kuramamamızın üzüntüsünü yaşıyorum. Belki de en baştan yanlış yapıyoruz, hedefi yanlış belirliyoruz, ulaşması çok zor olan şeyleri seçiyor, zaten kısıtlı kaynaklarımızı günlük başarılar için çar çur ediyoruz. Geniş bir optimistçi havuzumuz var fakat nedense bu çocuklar 15-16 yaşından sonra kaybolup gidiyorlar. Bunun tek nedenini eğitim sistemine bağlamak doğru mu acaba?! Belki de işe hedef küçülterek başlamamız gerekiyor. Potansiyelimize rağmen bir türlü ISAF Youth yarışlarında ne sayısal ne de nitelik olarak devamlı bir başarımız olamıyor. İşin ilginci bu yarışlarda başarılı olanlar ileride de diğer sınıfların dünya ve olimpiyat şampiyonları oluyor. Türk yelken ailesi olarak biz de potansiyelimizin daha çok olduğu gençlere eğilsek, ülke hedefi olarak ISAF Youth yarışlarını seçsek daha gerçekçi olur diye düşünüyorum. Gençlerin kazanacağı başarılar olimpik sınıflarda bugün yaşadığımız sıkıntıların azaltacak ve tüm sınıflarda yarışçı sayısını artıracaktır.
Dikkate almamız gereken bir konu da profesyonel yelkenciliği yaygınlaştırmak olmalıdır. Bu sistemde yetişecek kişiler geçimlerini de yelken yaparak ya da bağlı işlerde çalışarak kazanabilme olasılıklarına sahip olacaklar.
Optimistten çıkan sporcuların yelkene devam etmemesinin bir nedeni de, geçtikleri sınıflarda kaliteli, çekişmeli yarışların yapılmaması. En çok sporcunun olduğu Laser sınıfı (4,7, radial) bu geçiş sürecini iyi idare edemiyor. Yerli üretim, uygun fiyatlı, ekipli teknelerse bu açığı doldurur görüşündeyim. Bugün unutulmuş olan Cader sınıfının o yıllardaki sayısı ve yarışların kalitesine özlemle bakıyoruz.
Adil ve kolayına rüzgârlar dilerim. MBY