Sadece Karadeniz’in değil, dünyanın en özel coğrafyalarından biri İğneada. Ne yazık ki bölgeyi çoğumuz nükleer santral projesinden biliyoruz; oysa burada longoz ormanları, gölleri, eşsiz canlıları, batıklar ve balıklarla dolu deniziyle büyülü bir yaşam sessizce sürüp gidiyor.
Yazı: Hakan Karaman
Aklınızda bulunsun
İğneada Gezi ve Tanıtım Rehberliği:
(0545) 723 1709 – (0545) 269 0970
Rota Balık Restorant İğneada:
(0538) 205 0576
İğneada Liman Başkanlığı:
(0288) 694 4172
Bu koordinatları not edin (*)
İğneada Limanı:
41° 53’ 25 sn Kuzey – 028° 01’ 40 sn Doğu
Beğendik Limanı:
41° 57’ 50 sn Kuzey – 028° 02’ 70 sn Doğu
Uzun Kum Plajı:
41° 56’ 50 sn Kuzey – 028° 02’ 80 sn Doğu
Dalyan Koyu:
41° 55’ 00 sn Kuzey – 028° 02’ 00 sn Doğu
(*) Koordinat bilgileri Sahil Güvenlik Komutanlığı’ndan alınmıştır.
Ne zamandır kuş sesi duymuyorsunuz? Ayaklarınız pırıl pırıl bir denize değmeyeli, mavinin nasıl bir renk olduğunu unutalı, güneşin doğuşunu, batışını huzur içinde izlemeyeli kaç günü devirdiniz? Çok mu oldu? Olduysa eğer zamandan ve mekandan uzaklaşmaya ne dersiniz? Gelin kuşların dev orkestrasına, renklerin göz alıcı gerçekliğine, güneşin sizi pırıl pırıl gökyüzünde selamladığı sabahlara ve akşamlara gidelim. Bir minik valiz alın elinize, atlayın teknenize, arabanıza ya da bir otobüse ve düşün yollara. Yaşamaya gidiyoruz…
İğneada’ya yaklaştığınızda, küçük bir lagünü andıran Panayır İskelesi ile başlayan ve kesintisiz 22 km altın zerreciklerine bezenmiş sapsarı kumlarıyla, hemen arkasındaki devasa longoz (subasar) ormanlarıyla küçük kasaba karşılıyor sizi. 61 km sahil uzunluğuyla Karadeniz’i kucaklayan, karadan İstanbul’a karayoluyla 250 km, deniz yoluyla Boğaz’ın kuzey çıkışından 68 mil uzaklıkta, Kırklareli’nin Bulgaristan sınırındaki bu şirin kasabası ne yazık ki nükleer tesis planlarıyla gündem başlıkları arasında yerini alıyor. Oysa bulunduğu konum ve barındırdığı doğayla dünyanın en güzide yerlerinden biri olan İğneada 3155 hektarlık bir alana yayılan orman, lagün, göl ve sulak alanlarla çevrili. Kilometrelerce uzanan Istranca ormanlarının denize dokunan ucuna yayılan bu nadir habitat, Amazonlar’dan sonra dünyanın ikinci en büyük longoz ormanı. Burada ayrıca ormanın ve sahilin muhtelif yerlerine dağılmış, hem tatlısu hem de yarı tatlı suya sahip, kuşların ve susamurlarına evsahipliği yapan altı farklı göl bulunuyor. Bu göller, biriken suların taşmasıyla longoz (subasar) ormanlarının oluşumunu sağlayan, yılda 5-7 defa gerçekleşen bir doğa döngüsünün başrolündeler. Sular altında kalan bu ormanlarda derinlik yer yer dört metreyi buluyor. Yumurtlama döneminden çıkan balıklar göllerin denize taşmasıyla tuzlu sulara kavuşuyor ve bir dahaki yumurtlama dönemine kadar denizin nimetlerinden faydalanıyor. Bu göllerin kanatlı konukları da çok özel; bölgede 325 tür kuşun kaydı yapılmış ve bunlardan 194 kuş türü buraları yuva bellemiş. Bölge Avrupa’dan Asya’ya bağlanan kuş göç yolları üzerinde, çok sayıda su kuşu ve yırtıcı kuş için önemli bir durak. Ne yazık ki tam bu yolun üzerine konuşlandırılan rüzgâr enerji santralleri, avcıların yanlış avlanması gibi nedenlerden dolayı, başta dünyada çok az sayıda bulunan ak kuyruklu kartal, yalıçapkını, balaban, küçük yeşil ağaçkakan, cüce karabatak, küçük kerkenez gibi kuşların Bern Anlaşması’na (Avrupa Yaban Hayatı ve Yaşam Alanlarının Korunması) göre kırmızı bülten sınırında, yani nesli tehdit altında.
Denize karışan göller, balıklar ve kuşlar yetmediyse bir de bölgenin koruyup kolladığı bitkilere ne dersiniz? Longoz ormanlarında dört endemik, 21 nadir olmak üzere toplamda 25 koruma altına alınan bitki türü bulunuyor. Ülkemizde fauna ve flora çeşitliliğinin en zengin olduğu yerlerin başında gelen İğneada pek çok botanikçi, kuş gözlemcisi ve bilim insanını heyecanlandıran bir habitata sahip. Bölgede alan kılavuzluğu yapan Halil Aydın “İğneada sulak, su basar, kumul ve yaprak döken orman ekosistemlerini barındırıyor, buna ekoton deniyor. Ben mucizevi bir ekotonun içinde dört mevsim yaşadığım için kendimi şanslı görüyorum” diyor, “Önümüzdeki yıllarda yok olma ihtimali yüksek olan bu varlıkları, koruma altına alındığı takdirde daha çok gözlemleme şansına sahibiz. Bu güzelliklere müdahale edilmemesi ve korunması gerektiğini düşünüyorum.”
BÜYÜLÜ YAŞAM
Her şey çok büyüleyici ve huzurlu görünüyor, güzelliklerine bakmalara doyulamıyor ve üstelik İğneada sadece tek duyuluk bir serüven de değil. Denizin kokusunun ormana karıştığı ve binbir canlının aromasını içine çekebileceğiniz bir yer burası; günün her saatinde kuşların rüzgârla başka bir şarkı söylediği bir dünya… Ayrıca ormanın hemen kıyısında, turkuazın her tonunu barındıran deniz, balıkları kovalayan yunuslarla bambaşka bir deneyim vaat ediyor. Bir balıkçı kasabası olan İğneada’nın denizinde sezonuna göre palamut, torik, lüfer, çinekop, kalkan, tekir, mezgit, istavrit ve hamsi başta olmak üzere birçok farklı cins balık yaşıyor; bu nedenle buraların masaları da zengin tatlar sunuyor. Öyle ki, yılların balıkçısı Tali Girgin, “Buraların balıkları o kadar lezzetlidir ki Marmara bölgesinde herkes tuttuğu balığın değerini arttırmak için etiketine ‘İğneada balığı’ yazar” diyor.
İğneada’da birçok irili ufaklı koy keşfedilmeyi bekliyor
Ormanda yapılan uzun yürüyüşler sırasında ya da Limanköy’den sınırdaki köy Beğendik’e kadar irili ufaklı koylarda insanın kaşif genleri harekete geçiyor. Bu koyların bazıları yüksek kayalarla karadan ayrıldığı için kumsalları sadece denizcilere özel anlar sunuyor. Gelin görün ki bu henüz el değmemiş koylar denizin derinliklerinden gelen kayalarla kendini denizden gelen saldırılara karşı da koruyor. Beğendik köyüne gelene kadar demir atılabilecek 3-4 irili ufaklı bu el değmemiş koylardan var. Bunlardan ilki, İğneada Limanı’nın yanında bulunan yaz, kış da güvenli olan Öğretmenler Kampı. En cazibeli olanların arasında Uzun Kum Plajı, suların taşmasıyla denize akan Bakır Dere Mevkii ve Dalyan Koyu bulunuyor. Fakat kış aylarında açıkdenize baktıkları için demirlemek tehlikeli hale gelebiliyor. Beğendik köyündeyse hayli korunaklı bir balıkçı barınağı denizcileri bekliyor.
Limanköy’e 150 yıl önce inşa edilmiş tarihi Fransız feneri hâlâ geceleri denizcilere yol gösteriyor. Denizin her yerine saçılmış İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma uçak, Alman denizaltıları, eski Osmanlı gemilerinin batıkları da kendi öykülerini anlatıyor sessizce. Buna rağmen ne yazık ki buralar bir dalış cenneti değil. Zira bir ticari gemi ve bir savaş gemisi dışında tüm batıklar tarihi eser kategorisinde; dolayısıyla buralarda dalış yapmak yasak ama tamamen de gözden uzak değiller. Örneğin; İğneada Limanı’na iki mil uzaklıkta denizin yumuşak kumlarına uzanmış Libya bandıralı kuru yük gemisi Sabinez’in suyun üzerinde kalan direkleri yanından geçen denizcileri selamlamayı ihmal etmiyor. Battıktan sonra 13 kişilik mürettebatı balıkçılar tarafından kurtarılan gemiden denize yayılan keresteler köylünün çok işine yaramış; keza hâlâ kullanılıyorlar…
İğneada Longozu birçok balık türüne ev sahipliği yapıyor.
İğneada’da doğmuş ve yaşamını geçirmiş Balıkçı Tali Abi, ne zaman gözlerini Karadeniz’e çevirse, 30 yıl önce ufukta, kancabaş motoruyla morina balığını çeken Arap Hamdi’yi görebildiğini anlatıyor. Bu kuytu doğa harikası memleketinin görülesi ve yaşanılası bir yer olduğunu söyleyip sözüne nokta koyuyor: “Herkes bu doğal güzelliği, hayatında en az bir kere görmeli ve yaşamalı.” Balıkçı Tali Abi’nin sözünü ciddiye almalı… Zira buraya bir gelen, ömrü bir kez bile olsa İğneada ile beslenen, bir daha eskisi gibi olmuyor. Uzaklaşıldığında bile longoz ormanlarının nemli yeşilliği insanı içine çekmeye devam ediyor. MBY
İğneada, adrenalin, spor ve heyecan arayanları da eli boş göndermiyor. Bölgedeki en büyük göl olan Mert Gölü havzasına kurulan, arkasında longoz ormanları, önünde deniziyle Uçurtma Sörfü Kulübü üç yıldır, İstanbul ve yakın illerdeki sporseverleri ağırlıyor. Kulüpte kiteboard dışında windsurf, sup, kano gibi spor branşlarının da eğitimi ve hizmeti sunuluyor. Ayrıca kano gezileriyle göllerin ve longoz ormanlarının en gizli köşelerine yolculuk edip, doğaya zarar vermeden vücudunuzu da dinç tutarak kuşları ve balıkları ürkütmeden yeniden doğanın bir parçası olma fırsatı yakalanabiliyor. Şans da yardım ederse belki bölgedeki su samuru sürülerine denk gelmek de işten bile değil. Kahvaltı, kafe ve bar olarak da hizmet veren kulüp kış aylarında daha çok karada hareket ediyor ve treking, hiking, kamplı yürüyüşlerle faaliyetlerini çeşitlendiriyor.
İğneada Uçurtma Sörfü Klübü
Tel: (0288) 692 2219-(0545) 269 0970