Kısmet dünya denizlerine açılıyor

Kısmet dünya denizlerine açılıyor

22 Ağustos 1965 Boroların halatları mola, yelkenleri fora edip dünya denizlerine açıldığı tarih… Kısmet yelkenlisinin dünya seyahatini tamamlayıp İstanbul sularına döndüğü 15 Haziran 1968 ise birçok denizci tarafından bilinir ve anılır. Biz bu ağustos ayında, 56’ncı yıldönümünde Kısmet’in yola çıkışını analım istedik.

Yazı: Zuhâl Atasoy Fotoğraflar: Boro ailesi arşivi

Evet, analım bu önemli tarihi dedik de, inanın çok heyecanlıyım değerli denizseverler!.. Kısmet Deniz Polat ve Selcen Tanınmış Işıldar ile beraberce bu konuda karar kıldıktan sonra, inanın gecelerce uyku tutmadı. Hatta Sadun Boro ağabeyimiz rüyama girdi; Allahtan kızmıyordu(!) ve her zamanki gibi keyifle gülüyordu; yine de bu yazının altından kalkabilecek miydim? Sevgili Oda ve Sadun Boro’yu, hepimizin sevgilisi Kısmet’i gereğince anabilecek miydim? Neyse ki biricik kızları sevgili Deniz beni hiç yalnız bırakmadı, elbirliğiyle yazıyı hazırladık. Dilim döndüğünce sizlere aktarmaya başlayayım…

KISMET İLE DÜNYA
DENİZLERİNE AÇILIYORUZ

22 Ağustos 1965 öyle bir tarihtir ki, o gün sadece Kısmet ve Borolar değil, amatör Türk denizciliği uzak denizlere açılmıştır. Her daim saygıyla anacağımız Sadun Boro’nun bu teşebbüsü sırasında, malûm amatör denizciliğimiz çok kısıtlı imkânlar içindeydi. Binbir zorlukla bir tekne edinmiş idiyseniz, malzeme temin etmek, tekneyi donatmak olağanüstü çabalar gerektiriyordu. Bu zorlukların yanı sıra, bilgi edinme zorluğu ve alışkanlıklar da mürettebat için tedirginlik yaratıyordu. Çanakkale Boğazı’nı aşıp Ege’ye ve Akdeniz’e ulaşmak veya İstanbul Boğazı’nı geçip Karadeniz’e açılmak hayâllerin ötesinde seyirler gibiydi…

Oysa Sadun Boro’yu “denizler çağırıyordu!” Bu çağrıyı duymazlıktan gelmesi imkânsızdı. Kısmet’in omurgası, işte bu büyük emelle, 1963 yazında, Salacak’ta Athar Beşpınar’ın atölyesinde kızağa kondu. Amerikalı tasarımcı Atkin’in plânına göre inşa edilecekti. “Double ender” yani “baş kıç bir” tasarım bir tekne olacaktı. Norveç tarzı denilen bu tekneler geçmişten beri Kuzey Denizi’nde kılavuz olarak kullanılıyordu ve ağır deniz koşullarına çok dayanıklıydı.

Boyu 10,5 metre, eni 3,3 metre, su çekimi 1,65 metre, sabit omurgası 3,5 ton olan ahşap, çift direkli, “ketch” (keç) arma, yekeli bir yelkenliydi Kısmet. Denizciliğine diyecek yoktu ama elbette, özellikle günümüz tekneleriyle kıyaslandığında, pek de konfor aranmamalıydı. Navigasyon da günün imkânlarıyla karşılaştırıldığında tamamen klâsik denizcilik gereçleri ve yöntemleriyle yapılacak ve Kısmet bilinen eski usullerle seyredecekti. Sekstant, pusula, saat, kağıt deniz haritaları, cetvel, pergel, kalem, silgi gibi gereçlerle yani… Basit bir transistörlü radyo ise Kısmet’in dış dünyadan çok kısıtlı bir şekilde haber almasını sağlayacaktı. VHF’i dahi yoktu.

Biblo gibi klâsik görünümüyle, ahşap gövdesinin sıcaklığıyla, gönlümüzde büyük yer etti Kısmet. Güvertesinde, kamarasında hatta aynı koyda bulunmak bile büyük huzur verirdi. Türk bayraklıydı tabii ki. Boro Ailesi’ni onbinlerce mil kâh kendi sularımızda, kâh dünya denizlerinde güvenle dolaştırdı. 2011’den beri de Koç Müzesi’nde, Haliç Hasköy’de denizseverlerin ziyaretiyle gururlu ve huzurlu.

Kısmet dünya denizlerine açılıyor yazısının devamını Ağustos sayımızda okuyabilirsiniz.

Dergimizi abone olarak ya da Turkcell Dergilik ve Magzter uygulamasını IOS ve Android tabanlı tablet ve telefonlarınızdan indirerek okuyabilirsiniz.