Obeziteyle mücadelede hareketin gücü

Obeziteyle mücadelede hareketin gücü

Çağdaş medya sanatçısı Hakan Yılmaz’ın “FLUX” adlı dijital enstalasyonu, 4 Mart Dünya Obezite Günü’nde obeziteyle yaşayan bireylerin duygusal deneyimlerine ışık tutarak farkındalık yarattı. Hareketsizliğe dikkat çekilen etkinlikte çözümün toplumsal ve yapısal değişimlerle mümkün olacağını vurgulandı. Bu doğrultuda yelken sporunun çocukları ve gençleri harekete teşvik ederek obeziteyle mücadelede destekleyici bir güç olabileceğine inanıyoruz.

Haber: Osman Uğur

Dünya genelinde hızla artan obezite, yalnızca beslenme alışkanlıklarıyla değil, aynı zamanda hareketsizlikle de yakından ilişkili. Türkiye Obezite Araştırma Derneği’nin uyarısına göre, 2035 yılına kadar dünya nüfusunun dörtte biri obeziteli olacağı belirtiliyor.

4 Mart Dünya Obezite Günü’nde İstanbul’da düzenlenen etkinlik, obezitenin giderek büyüyen küresel bir kriz olduğuna dikkat çekerken uzmanlar çözümün yalnızca bireysel farkındalıkla değil, toplumsal ve yapısal değişimlerle mümkün olacağını vurguladı. Etkinlik kapsamında, çağdaş medya sanatçısı Hakan Yılmaz’ın obeziteyle yaşayan bireylerin deneyimlerinden ilham alarak hazırladığı çok katmanlı dijital enstalasyonu “FLUX,” Decollage Art Space’de sanatseverlerle buluştu.

Peki, bu küresel sağlık krizine karşı hareketsizliğin kırılması nasıl bir çözüm olabilir? İşte burada, hareket sporu olarak yelken ve farklı sporların çocuklar ve gençler için sunduğu büyük fırsatlar devreye giriyor.

Toplantıda obezitenin kronik ve tekrarlayıcı bir hastalık olarak giderek daha fazla insanı etkilediği, yönetilmediğinde ise diyabet, kalp-damar hastalıkları ve bazı kanser türleri gibi ciddi sağlık riskleri doğurduğu ele alındı.
Toplantıda obezitenin kronik ve tekrarlayıcı bir hastalık olarak giderek daha fazla insanı etkilediği, yönetilmediğinde ise diyabet, kalp-damar hastalıkları ve bazı kanser türleri gibi ciddi sağlık riskleri doğurduğu ele alındı.

SANAT VE FARKINDALIK: “FLUX” ENSTALASYONU

İstanbul’da gerçekleştirilen etkinlikte, çağdaş medya sanatçısı Hakan Yılmaz’ın “FLUX” adlı dijital enstalasyonu, görünmeyen duyguları sanat aracılığıyla görünür kılmayı amaçlarken obeziteyle yaşayan bireylerin deneyimlerine ışık tutmayı amaçlıyor. Küratör Orkide Arya Akkoç ise, toplumun obeziteyi mekanik bir sorun olarak algıladığını ancak bunun çok daha derin psikolojik ve sosyal katmanlar içerdiğini belirttiyor.

Çağdaş medya sanatçısı Hakan Yılmaz, “FLUX” adlı eserinde izleyiciyi yalnızca bir gözlemci değil, aynı zamanda bir katılımcı olarak konumlandırıyor. Deneyimsel bir mekânda gerçekleşen bu etkileşim, empati ve anlayışı tetikleyen güçlü bir alan yaratıyor. Eserin “Şüphe” bölümü, hastalık sürecinin ilk kuşkularının ortaya çıktığı anları yansıtırken, puslu siluetler ve fısıltılarla şekillenen “İç ve Dış Damgalama” sekansı, bireysel deneyim ile toplumsal algı arasındaki çatışmayı gözler önüne seriyor. “Anlama ve Mücadele Çabası” bölümü, döngüsel kompozisyonlarla hastalığın seyrini kronolojik bir anlatıya dönüştürürken, finaldeki “Şifalanma” bölümü ise dönüşüm ve iyileşme potansiyelini görselleştiriyor.

FLUX, görünmeyen deneyimleri görünür kılarak kolektif bir farkındalık alanı oluşturuyor. İzleyiciyi multidisipliner bir farkındalık sürecine davet eden dijital sanat eseri, obezitenin yalnızca fiziksel bir durum olmadığını vurgulayarak, iyileşmenin mümkün olduğu mesajını güçlü bir şekilde iletiyor.

Türkiye Obezite Araştırma Derneği’nin düzenlediği basın toplantısında ise, obezitenin bireysel bir tercih olmadığı, aksine kronik bir hastalık olduğu ve hareketsiz yaşam tarzının obeziteyi tetikleyen en büyük faktörlerden biri olduğu vurgulandı. Çözüm noktasında ise sağlıklı beslenmenin yanı sıra, çocuk ve gençleri hareketli bir yaşam tarzına teşvik etmenin önemi üzerinde duruldu.

HAREKETSİZ YAŞAMDAN UZAKLAŞMAK İÇİN YELKEN SPORU BİR ÇÖZÜM OLABİLİR Mİ?

Obeziteyle mücadelede yalnızca beslenme alışkanlıklarını düzenlemek yeterli değil; hareketin yaşamın bir parçası haline getirilmesi de büyük önem taşıyor. Bu noktada, denizle iç içe olan yelken sporu, çocuklara ve gençlere fiziksel aktiviteyi eğlenceli ve sürdürülebilir bir şekilde sunarak önemli bir çözüm olabilir.

Yelken, sadece kas gücünü değil, aynı zamanda zihinsel dayanıklılığı ve koordinasyonu geliştiren bir spor dalı. Tekneleri kontrol etmek, rüzgârı okumak ve dengeyi sağlamak gibi unsurlar sayesinde bireyler, spor yaparken aynı zamanda problem çözme becerilerini de geliştiriyor. Üstelik yelken, doğayla iç içe olduğu için açık havada vakit geçirmeyi teşvik ederek hareketsiz yaşam tarzının önüne geçmeye yardımcı oluyor.

Çocukların ve gençlerin hareketsizlikten uzaklaşması için yelken gibi aktif spor dallarına yönlendirilmesi, sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kalıcı hale gelmesine önemli katkı sağlıyor.
Çocukların ve gençlerin hareketsizlikten uzaklaşması için yelken gibi aktif spor dallarına yönlendirilmesi, sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kalıcı hale gelmesine önemli katkı sağlıyor.

ÇOCUKLAR VE GENÇLER İÇİN YELKENİN AVANTAJLARI

Aktif yaşam: Yelken, sürekli hareket gerektirdiği için bedenin farklı kas gruplarını çalıştırır.
Özgüven gelişimi: Tekneyi kontrol etmek ve denge sağlamak, bireylere güven kazandırır.
Doğayla bütünleşme: Açık havada yapılan bu spor, doğayla iç içe olmayı teşvik eder ve çocukların çevresel farkındalığını artırır.
Disiplin ve sorumluluk: Ekip çalışması ve teknik beceriler gerektirdiği için çocukların disiplin kazanmasına yardımcı olur.

OBEZİTEYLE MÜCADELEDE HAREKETİ HAYATIMIZA DAHİL EDELİM

Obezitenin bireysel bir sorun değil, sistematik ve küresel bir mesele olduğu artık net bir şekilde kabul ediliyor. Sanat, bilim ve sporun bir araya gelerek farkındalık yaratması, sağlıklı bir geleceğe yönelik atılacak adımlarda büyük önem taşıyor. Özellikle çocukların ve gençlerin hareketsizlikten uzaklaşması için yelken gibi aktif spor dallarına yönlendirilmesi, sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kalıcı hale gelmesine katkı sağlıyor.

Unutulmamalı ki, sağlıklı bir toplum için hem bireysel farkındalığı artırmak hem de hareketi yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline getirmek gerekiyor. Obeziteyle mücadelede yalnızca beslenmeye değil, aynı zamanda hareketin gücüne de odaklanarak çok daha etkili ve kalıcı çözümler üretilebilir.