Olimpiyat Oyunları’na çok az bir süre kala sporcularımız kota alabilmek için büyük bir mücadeleye girdi.
Dünyanın dört bir yanında yapılan yarışlarda güçlerinin sonuna kadar savaşıp Olimpiyat biletini kapmak istiyorlar. Kotayı erken almanın avantajıysa, kalan zamanda enerjinin Olimpiyat Oyunları’na hazırlığa harcanabilmesi. Derece yapan sporcuların neredeyse hepsi kotayı ilk sıralarda alan sporcular. Son dakikada alınan kota, oyunlara çok az bir süre kala sporcuda, erken rahatlamaya dönüşüyor.
Ülkemizdeki her cemiyette olduğu gibi yelkende de enerjimizin büyük bölümünü iç çekişmelere harcadığımız için, “gerçek sporcular” olan bu kardeşlerimizi hak ettikleri kadar destekleyip onurlandırdığımızı düşünmüyorum. Turksail’de geçen bir iki küçük haber dışında bu çocukların ne yaptığını ne bilen ne de izleyen var. “Uluslararası yelkenci” sıfatını almış yelkencilerimiz diğer ulusların sporcularıyla büyük bir mücadeleyi, onlar gibi hazırlanarak verirken bizler birbirimize entrikalar kurmakla zaman kaybediyor, kimsenin kazanamayacağı tartışmalar yaşıyoruz. Unutmayalım ki onlar uluslararası düzeyde bir mücadele verirken burada kulüp seviyesinin bile çok altındaki yat yarışlarının kavgasını yapıyoruz.
Beklentimse, her yılın sonunda, tüm yelken camiasına açık bir toplantıda bu gençlerin onurlandırıp ödüllendirilmesi. Bunu lütfen Olimpiyat Evi’ndeki ödüllendirmeyle karşılaştırmayalım. Altyapı sporcularıyla üstyapı sporcularının çok farklı değerlendirilmesi gerektiğini unutmamalıyız. Olimpiyat seviyesindeki sporcularımız, yelkenin geleceğinin güvenceleri. Onlara vereceğimiz cesaret sayılarının ve kalitelerinin artmalarını sağlayacaktır.
IRC ölçü sistemini çok beğenmiyorum; fabrika yapımı tekneleri bir ölçüde sıralamayı başarırken, grand prix tekneleri konusunda bu pek de başarılı olamadı. Reyting avantajı için, ağır tekneler yapıldı. Son zamanlardaysa ülkemizde de gördüğümüz, Kerr 41, Bolt 37, Mat 1180 gibi tekneler bunun değişmekte olduğunun en güzel örnekleri. Bolt 37 ve Mat 1180’nin çok iyi bir kaliteyle ülkemizde yapılıyor olması umut verici. Umarım sayıları daha da artar. Tartışmalı Güney Yarışı “bu yıl Bozcaada duraklı olsun mu, olmasın mı” tartışmalarıyla yaklaşıyor. Daha güzel bir önerim var: Bu yarışın başındaki yarış sözcüğünü, rally ya da geziyle değiştirelim. Bir haftada her limanda dura dura Bodrum’a kadar gidelim. Uğranan limanlarda geziler, yemekler düzenleyelim. Hava esmezse motor basmak serbest olsun, eğlenceyi çok kaçıranlar için şu malum efervesan tablet yarışlara sponsor olsun. Sayımız her yıl daha da artar, her yolculuktan sonra sosyal medyadaki kahramanlık hikayeleriyle sezonu geçiririz gider. Açıkdeniz yelkenciliği mi? Aman boşverin yoruluruz, yıpranırız!
Adil ve kolayına rüzgârlar dilerim. MBY