Riva 110 Dolcevita böyle bir lider markadan bekleneceği üzere gösterişsiz mükemmellik konusunda tam bir şaheser.
Pietro Riva ile başlayan İtalyan efsanesi, 178 yıldır hız kesmeden devam ediyor ve Riva bugün sekiz metreden 50 metreye kadar uzanan geniş bir yelpazede hem klasik hem de süperyatlar üretiyor. Türkiye’de de özel bir yeri bulunan İtalyan marka ülkemiz yatçılık sektörünün önemli firmalarından Deniz Yatçılık çatısı altısında kurulan REMmarin tarafından temsil ediliyor.
Riva 110 Dolcevita boyutunda motoryatlar için dünya pazarı ateşli, acımasız ve küçük. Yeni bir model için başarılı bir üretim adedi üç-dört yıllık ömrü boyunca iki düzineye, hatta çoğunlukla daha az bir sayıya ancak ulaşabiliyor, hem de geliştirme maliyetleri milyonlarla ölçülürken. Bazı gerçekler apaçık ortadadır ve bunları risk alarak görmezden gelebilirsiniz. Fakat bu riskleri ancak cesur tersaneler alabiliyor.
Riva 110 Dolcevita’nın tasarımcıları belki de birçok diğer tersanenin aynı az sayıda alıcıyı kendine çekme denemelerine anlık bir benzerlik gösterdikleri için affedilebilirler. Bir bakışta ne alacağınızı görebilirsiniz; ana güvertede tam eni kullanan bir master kamara, geniş gövdenin su hattında dört büyük misafir kamarası ve tekneyi saran suların muhteşem manzarasını sunan dev pencereleriyle göz alıcı bir salon.
Ancak bu değerlendirmenin içermediği önemli bir konu daha var; yılların deneyimiyle sektörde ürettiği farklı boyuttaki teknelerle dünyaya kendini kanıtlayan İtalyan tersane Riva markasının gücü. Gücün etkileri iki yönlü, tersanenin içinde ve dışında hissedilebiliyor. Bazı alıcılar hâlâ güçlü algılarını bastırıp bir tekneyi yalnızca bordasında Riva adı taşıdığı için almaktan mutlular. 80’li yıllarda yaşanan daralma sırasında yönetimin bu giderek azalan tutkulu kitleye güveni öyle öne çıkmış ki tersane neredeyse iflas noktasına gelmiş. Neyse ki, marka önce Stephen Julius, ardından Norberto Ferretti tarafından kurtarılmış ve bu sayede o mutlu grup artık azalmıyor.
KALİTE UNSURU
Organizasyon içinde Riva ismi diğer tersanelerdekine benzemeyen baskılar oluşturuyor. Doğal olarak her başarılı üreticinin kendi üretim standartları var ancak Riva’da tasarımcılar ve zanaatkârlar firmanın kendi mitolojisi tarafından yaratılmış standartları yakalamaya çalışıyorlar. Günümüzde teknelerini diğer elit tersanelerden daha yüksek bir teknik standartlarla üretmeleri gibi bir beklenti olmasa da alışıla gelmiş Riva kalitesini müşterilerine sunmak zorundalar. Brigitte Bardot’nun kontrplak Riva sürat teknesi üzerindeki fotoğraflarını görenlerin beklentisi de bu.
Yeni bir Riva motoryatında bir gezinti yapmak özel üretim süperyat tersanelerindeki gibi görsel ve dokunsal bir deneyim. İster banyolardaki çelik ve mermer, ister yaşam yerlerindeki deri ve cila olsun, yüzeyler ve işçilik kalitesi üzerindeki vurgu doğru izlenimi yaratmanın öneminin altını çiziyor. Tekne pahalı ve pahalı görünmek zorunda ancak çok aşırıya kaçmadan!
Riva 110 Dolcevita test yazısının devamını Kasım 2020 sayımızda okuyabilirsiniz.