Dilâra Uralp 2016 Ağustos’ta Rio de Janeiro’da yapılacak XXXI. Yaz Olimpiyat Oyunları’na, Rüzgâr Sörfü RS:X bayanlarda katılma hakkı kazandı. Bu ülkemiz için bir ilk.
Röportaj: Belma Bayazıtoğlu – Fotoğraf: Tevfik Göktepe
Haberi okuduğumda mutluluktan uçtum. Deniz-Ateş Çınar kardeşlerin 470’te, Nazlı Çağla Dönertaş’ın Laser Radial bayanlarda, Alican Kaynar’ın Finn’de aynı başarıyı gösterdiğini duyduğumda da tarifsiz sevinçle dolmuştum. Yelken hakemliği yaptığım yıllarda Alican Kaynar dışında diğer sporcularımızın olimpiyat yolunda emin adımlarla ilerleyişine tanıklık ettim. Son zamanlardaysa Dilâra’nın deniz çalışmalarını izliyorum. Bazen teknemizle Urla ve Çeşmealtı açıklarında yelken yaparken, bazen Çeşmealtı’nda yürürken gözlerimle denizi tarıyorum. Adaların ilerisinde temiz rüzgârın önünde uçarken yakalıyorum onu. Biliyorum, rüzgârlı havaları hiç kaçırmaz.
Başarı haberlerine susamış birisi olarak kutlamak için sabah erkenden kulübün kapısını çaldım. Güzel ve güleryüzüyle Dilâra karşımdaydı. Sarılıp kutladım. Kısa bir sohbetten sonra söyleşi yapmak üzere randevu istedim. Severek kabul etti ancak programı o kadar yoğun ki… Ama bütün kibarlığıyla “Vaktiniz varsa şimdi yapalım mı?” deyince merak ettiklerimi sormaya başladım…
1995 doğumlusun ve 20 yaşında, 2016 Rio Yaz Olimpiyat Oyunları’na katılacaksın. Board üstüne kaç yaşında çıktın?
Babam sörfçü olduğu için kendimi bildiğimden beri bu ortamın içindeyim. Herhalde yürümeden önce board’un üstündeydim diyebilirim. O yıllarda malzeme bulmak şimdiki kadar kolay değildi. Babamın eski yelkeninden bana, babaannemin dikiş makinesinde küçük yelken diktiğini hatırlıyorum. Daha sonra 2006 yılında resmi olarak bu spora başlattı beni. Çeşmealtı Rüzgâr Sörfü ve Yelken Kulübü’nde öğrendim. O yıldan beri de bu sporla uğraşıyorum.
Yazının devamı Temmuz 2016 sayımızda..
