Malta Şahini ile daha yakından tanıdığımız dünyanın en yenilikçi megayatlarında imzası olan Dykstra’nın Genel Müdürü Thys Nikkels “90’ların ortalarında 80 metrelik bir yelkenli olan Athena’yı tasarlamaya başladığımızda bunun hayatımız boyunca göreceğimiz en büyük tekne olacağını düşünüyorduk” diyor.
İnsan yaşadığı dönemin en önemli, en özel olduğunu düşünüyor hep… Bindiği otomobil en ileri teknolojiye sahip, kullandığı telefon en hızlı internete, yelkenlerini açtığı tekne ise en uzun direğe…
Daha fazlası nasıl olabilir ki, en ileri çağ bu çağ değil mi?
Oysa istekler bitmiyor, azimli bir canlı. İlerliyor da ilerliyor. Büyütüyor da büyütüyor. Sığmıyor kabına… Pasifiğe açılmak istiyor yelkenlisiyle ama yanında büyük bir sürat teknesi ve tüm oyuncaklarıyla birlikte… 80 metre yelkenli yetmiyor 140 metrelik yaptırıyor.
Kayık tekne oluyor, tekne megayat, megayat gigayat…. Ama bir şey kaçıyor o arada… Tekneler büyüdükçe içine girip çıkmak bile zorlaşıyor. Küçük, sakin bir koya demirleyip doğanın tadını çıkarmak imkansızlaşıyor. İnsan kendini doğadan uzaklaştırdıkça uzaklaştırıyor…
Koca gemisinin içinde tüm oyuncakları yanında “dünyayı gezen” tekne sahibi, oyuncak dolu odasının penceresinden bahçede taşlarla oynayan çocukları seyreden o “yalnız” çocuğa benziyor.
Gigayatlar, her ne kadar mühendislik harikaları olarak takdirimi toplasalar da ben size elinizi uzattığınızda tuzlu suya dokunabildiğiniz tekneler dilerim…
İyi seyirler, iyi okumalar…
Selcen Tanınmış
selcen@motorboatdergi.com