Sinarit balığı hakkında merak edilenler

Sinarit balığı hakkında merak edilenler

“Sinaritin o mavi lekelerini hangi ressamın kondurduğunu hep merak etmişimdir.” Sinarit balığı hakkında bilgiler, tarifler ve hakkında merak edilenler…

Yazı: Osman Günay (osmangunay48@gmail.com)

Sinarit balığı, hem oltacılar, hem sualtı meraklıları hem de mutfakta deniz ürünü sevenler için pek enteresan bir balıktır. Çoğunluğumuz sinariti sadece balıkçı tezgahında ya da kitaplardaki resimlerde görmüşüzdür. Sizi tanıştırayım biraz…

Lezzeti ve kusursuz görüntüsü, özellikle de onu kandırmaya çalışanı sinir eden garip karakteriyle her meraklının ilgisini çeker. Ama en başat özelliği olan güvensizlik, sinariti ele geçirmesi pek zor kılar. Ne sizi yanına yaklaştırır, ne de kolayca yeminize kanıp oltanıza saldırır.

Diğer balıklar gibi meraklı olmaları, onları size ve oltanıza doğru çeker. Ama sinaritler, doğuştan gelen tedirginlikleri ve inanılmaz önsezileriyle tehlikeden uzak kalırlar. Bu türü oltanıza yapıştırabilmek için, hem takımın hem yemin mükemmel olması, hem de sinaritin intihara meyilli olması gerekmektedir.

Sait Faik Usta’nın “Sinarit Baba” hikayesi pek sevdiklerimdendir. Hükümdarlığı sayılan taşlıkta intiharı seçmiş “Sinarit Baba”, oltaların donatılmasından ve yemlerin cinsinden balıkçıları tanımakta ve hangi oltaya teslim olacağını tartmaktadır. Hayatı, kanımca en içten ve en samimi anlatan usta da şöyle diyor:

“O sırada büyük büyük ışıklar saçan bir olta aşağıya inmişti. Sinarit baba ümitle koştu. Bu oltayı da kokladı. Hiç tanıdığı birisi değildi. Yemi ağzına aldığı zaman bu olta sahibinin tam aradığı adam olduğunu bir an sandı. Bu anda da yakalandı. Kepçeden sandala düştüğü zaman Sinarit Baba büyük gözleriyle kendisini yakalayana sevinçle baktı.”

Bakışın nasıl sonuçlandığını hikayede öğrenirsiniz. Ama baştan söyleyeyim, “Sinarit tutmaya gidiyorum” deyip de, sinarit tutup dönene padişah gözüyle bakar oltacılar.

Sinarit balığı tarifi

Sinaritin genellikle ızgarası ve türlü buğulaması yapılır. Ama özel tadının kaybolmaması esastır, o yüzden fazla keskin baharatlara yüz vermeyelim derim sinarit kotarırken…

Deniz kokulu, bembeyaz ve lezzetli etine en yakışanı bence salatasıdır. Hem doğal ve özel lezzetini kaybettirmemiş olur, hem de pratik olduğu için yarım saatte masaya atarsınız. Ayıklanıp tuzlanmış balığınız buharda haşlansın, beyaz etler ayıklanıp bir tabağa dizilsin, limon suyu, sızma zeytinyağı, tuz-karabiberi çırpıp sos haline getirerek incecik maydanozla üzerine koyarsanız salatanız tamamdır. Beyaz şarap eşliğinde pek lezzetli olur.

Sinaritten salata yaparken arada birer küçük tas çorba da çıkar. Salataya ayıkladığınız etlerin kafa taraflarından birazcık da çorba için ayırın. Kılçığı, kellesi ve balığın geri kalan her şeyiyle tane karabiber ve doğranmış ufak bir patatesi iyice kaynatın, süzün.. Tuz, pul biber ve biraz sarmısak koyun, balık etlerini de katın tencereye tıkırdasın.. Yumurta sarısı ve limon suyu ile terbiyesini verin, en üzerine de zeytinyağı damlatarak çorbayı servis edin. Antre de tamamdır, hadi afiyet olsun.

Sinarit Balığı
Sinarit Balığı

Hem güvensiz hem de meraklı

Güvensizlik duygusu var ya balığımızda bir yandan; ayrıca pek de meraklı olduğu için, siz veya oltanızdaki yemle yakından ilgilenecektir. Sinarit balığının bölgesine girdiyseniz hemen yaklaşıp “N’oluyo orda?” diye bir kontrol eder, bu da onun mahallesini koruma içgüdüsünden kaynaklanmaktadır. Uzakta kalıp sizi süzer, yaklaşmaya kalkarsanız da ufak iki hareket çeker, aradaki mesafeyi koruyup, sizi dikizlemeye devam eder.

Pek güçlü ve güzel bir balıktır sinarit. Sırtının iki yanındaki menevişli pullarının olduğu bölgede maviler, sarılar, pembeler cirit atar. Hele balık canlıyken renkleri inanılmaz olur, sırtı izlenimci bir ressamın paletidir sanki. Sinarit balığı, tutanın da suda görenin de pek kolay unutamayacağı renkli anıları aklınızın bir köşesine yapıştırır.

Ağız yapısı da özeldir balığımızın. Konik ve güçlü dişleri bir ıstakozu bile parçalayıp lüpletmeye yeter. Sparidae familyasından olan dostumuzun latince ismi de “Dentex dentex”tir. Bağlantıyı kurdunuzsa; sinaritin kırıcı ve öğütücü dişlerinin karakterini belirleyen pek önemli bir parçası olduğunu anlarsınız. Zaman zaman 20 kilolara yaklaşan sinaritlere rastlansa da genel boyu 4-10 kg’dır. Kiloluktan aşağı gelenleri gözlerinden öpüp tekrar denize salmak gerektiğini ve balıkçıda satılsa bile satın almamayı hatırlatmıyorum sizlere, nasılsa öyle yapıyorsunuzdur.

Sinarit balığı oltası

Oltası için 080 a 060 bir sürütme takımı hazırlanır (misina yeşil olsa daha iyi). Yem boyu 6-12cm olup, mutlaka canlısı gereklidir. Oltanızın dipten bir bir-buçuk kulaç yukarıdan hafifçe dalgalanarak gelmesi ilgisini çeker. Takıma atladığında sanki oltanız dibe takılmış gibi olur, zorlamadan kaloma vermek, yorarak yukarı getirmek, sonra da kepçe veya kakıç yardımıyla güverteye almak elzemdir. Yem olarak sübye, kolyoz, sardalya; hatta hanos ve iskorpit gibi taş balıkları bile iş görür.

10 ila 25 metre derinliklerde, kırma taşlıklarda ve kumla taşlıkların birleşme yerlerinde, batıkların ve açık deniz topuklarının kıyılarında bulunur. Sualtı avcıları bazen beş-on balıklık sürülere bile rastlar, eğer yaralı ya da ürkmüş balık bırakmadıysanız her iyi avcı gibi, aynı sürüden bir iki balık yakalama şansınız olabilir.

Alya balığı hakkında merak edilenler için tıklayın!