Sezon sonunda bir de Farr 40 Türkiye Şampiyonası düzenleyebilsek, işte o zaman 2016 tarihi sezonlardan biri olabilir.
Haziran ayı gelince futbol biter; tüm yazılı ve sözlü basın yapılan ya da yapılacak transferlerden bahsetmeye başlar. Takımlar birilerini alır satar, çoğu zaman sporcuların bu yazılanlardan haberi bile olmaz. Bu kez spor futbol değil yelken; haber de asparagas değil, tamamı gerçek.
Orient Express’te Arda’nın ardından Serdar’ın da ayrılmasıyla tek dümenci ben kalmıştım. Daha eskilerini bile çözememişken bu yıl tamamıyla yenilenen elektronikler dolayısıyla önümüzdeki sezon bizi kara kara düşündürüyordu. Uzun süren transfer çalışmaları, toplantılar, ikna turları sonucunda Orient Express ekibi olarak yılın transfer bombasını patlattık. Ülkemizin yetiştirdiği en iyi ve en başarılı yelkenci Arif Gürdenli aramıza katıldı.
Geçen sezondan farklı olarak bu yıla daha organize girdik, tekne bakımdan geçti, karaya otura otura büktüğümüz salmamız düzeltildi, yeni elektroniklerimiz takıldı, hatta ilk antremanımızı yaptık bile. Arif Gürdenli dışında adını sır gibi sakladığımız bir iki transferimiz daha olacak, onlar da kesinleşince buradan duyuracağım. Bu yıl sezona daha iyi hazırlanıp daha çok yarış kazanmak istiyoruz. Her yıl olduğu gibi bu yıl da hedefimiz Bosphorus Cup, Marmara adası, Güney yarışı ve Gölcük yarışlarından dereceyle dönmek. Bakalım ne kadar başarılı olabileceğiz…
40 feet tekneler dünyası yine hareketli gözüküyor; el değiştiren tekneler, yeni gelenler ve ekipleri bu sezonun geçen sezonlara göre daha heyecanlı olacağını gösteriyor. Sezon sonunda bir de Farr 40 Türkiye Şampiyonası düzenlemeyi becerebilsek 2016 tarihi sezonlardan biri olur. İstanbul kulüplerinin tekne sahipleriyle anlaşarak bu denemeyi yapmalarını büyük bir heyecanla bekliyorum.
Güney yarışı için seçilen Sığacık çok doğru bir liman. Rüzgârı, coğrafi koşulları, marinası mükemmel. Bölge yeni bir Çeşme ya da Bodrum olmadan marina ile ev sahipliği için en az beş yıllığına anlaşıp bundan sonraki beş yıl için Güney yarışı rotası sabitlenmeli. Böylelikle hem ekiplere lojistik ve sponsorluk anlamında büyük bir avantaj sağlanmış olur hem de benzerlerini Güney Fransa kıyılarında görmeye alışkın olduğumuz bir yelken festivali havası yaratılmış olunur.
Bodrum’u yaz yarışları için sevmesem de kış yarışları için ideal bir bölge. BAYK CFM trofesi de yılın en prestijli trofelerinin başında geliyor. Yarışın başhakemliğine getirilen sevgili Hulki Oruz, yarışçılardan gelen yakınmaların önünü almış. Gönlünün yarışmakta olduğunu bildiğim Hulki Ağabey, bu görevi de tartışmasız ve örnek olacak şekilde yapıyor.
Bir büyük alkış da Dragon’culara… Ülkemizde federasyonun karışmadığı Piratla beraber iki sınıftan biri olan Dragon, İstanbul’la ilgisini kestiken sonra Bodrum’da müthiş bir iş başarıyor. Düzenli yapılan yarışların birisine Dragon sınıfının destekçilerinden olan Marmara Yelken Kulübü ile beraber hareket edip Erol Kapkın Trofesi adını verdiler. Bodrum’da ciddi büyüklükte bir Dragon filosu oluştu, sıralamanın devamlı değiştiği güzel yarışlar yapıyorlar. Umarım bu yaptıkları yarışları uluslararası düzeye çıkartabilir, farklı ülkelerin bayraklarını taşıyan yelkenlerinin Bodrum kalesi manzaralı fotoğrafları bütün dergileri süsler.
Adil ve kolayına rüzgârlar dilerim. MBY