Uzun yıllar savunma amaçlı kompozit tekne üretimleriyle bilinen Yonca Tersanesi, yeni markası Mishi Yachts ile sektöre iddialı bir giriş yaptı. Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Yılmaztürk’ten yeni markaları ve ilk modelleri hakkında merak edilenleri öğrendik.
Yazı: Betül Usta
38 yıl önce kurulan Yonca Tersanesi, savunma amaçlı üretilen yüksek kalitede, son teknoloji kompozit tekneler alanında uzmanlaşmış bir tersane. Tuzla’daki modern tersanelerinde hızlı müdahale, özel harekât ve devriye botları gibi yüksek hızlı kompozit tekneler üretiyorlar. Yarısı kapalı olmak üzere yaklaşık 44 bin metrekarelik tesisleri, 160ft ve 400 tona kadar üretim kapasitesine sahip. Tersanenin yılda 20 askeri ve 20 kadar da gezi yatı inşa edilebilecek donanımı bulunuyor.
Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Yılmaztürk, zorlu savunma dünyasında hayatta kalabilmek için olağanüstü mühendislik ve tasarım yetenekleri gerektiğini ve tersanelerinin bundan çok daha fazlasına sahip olduğunu söylüyor. 180 kişilik tersane ekibinde, gemi inşa mühendisleri ve tekne tasarımcılarının yanı sıra karbon ve cam elyaf kompozitte deneyimli bir yat inşa ekibinin de var olduğunu belirtiyor.
MISHI YACHTS DOĞUYOR
Genç yaşlardan itibaren çeşitli boylarda teknelere sahip olan Yonca Tersanesi kurucusu Şakir Yılmaztürk, kendine tekne yapmakla başlayan inşa merakını hızlı teknelere olan ilgisi nedeniyle Sahil Güvenlik tekneleri ve hücumbot üretimine yöneltmiş. Bundan 10 sene kadar önce ise yelkenliler dikkatini çekmeye başlamış. Bir yelkenli kiralayarak yaptığı tekne tatilinde rüzgârın gücüyle sessizce ilerlemenin, doğanın içinde olduğunu daha fazla hissetmenin keyfini yaşadığında Mishi projesinin ilk tohumları da zihninde atılmış.
Yılmaztürk, eşinin denizde olmaktan keyif alacağı bir yat hayal ederek projeyi oluşturmuş. “Önceliğimiz konfor, geniş hacimler ve elbette üst düzeyde sağlamlık ve güvenlik. Üç kuşağın bir arada olduğu geniş bir ailenin konforlu tatiller yapabilmesi için gövde tasarımından yelken planına kadar her şey bu önceliklere göre ince ince tasarlandı ve üretildi” diyor. Sonrasında ortaya çıkan tekneyle birlikte lakabı “Mishi” olan Ümran Hanım ve tüm aile yelkene sevdalanmış ve adının ölümsüzleşmesi, gusto sahibi yelkencilerle bu duygunun paylaşılması için bir markaya dönüştürme kararı alınmış.
Tanju Kalaycıoğlu (Taka Yachts) ve Özgür Emre Terzioğlu tarafından yapılan gövde tasarımında geniş iç hacimler, yüksek tavanlar ve hem içerde hem dışarda ferahlık ve geniş görüş açısını sağlamak üzerine geliştirilen özellikler öne çıkıyor. Tasarım ve üretim sürecinde de Yonca Tersanesi mühendislik ekibinin katkılarıyla aydınlık iç mekânlar, süperyat ölçeğinde bir salon ve geniş bir kokpit elde edilmiş. Teknenin iç tasarımı ise Aylin Örs’e (ÖRS Design) ait.
“Yelkenliyle konfor bir arada olamaz gibi bir düşünce var. Mishi Yachts, bu kanıyı yıkarak çok daha büyük motoryatların iç hacimleri ve lüksüyle iyi bir yelken deneyimini birleştiriyor. Sınıfının en büyük kokpitine sahip olmamız bir diğer farkımız. 12 kişinin yemek yiyebileceği kokpit, yaşamın deniz üzerinde kurgulandığı Akdeniz yaşam tarzını en iyi şekilde aktarıyor. Üç kuşağın bir arada güvenle seyir yapabileceği benzersiz bir konsept yaratarak kendimize kategorimizde özel bir yer açtık” diyor Yılmaztürk.
ÜST DÜZEY GÜVENLİK, KOLAY KURULUM
Bir motoryat flybridge’i kadar geniş olan kokpit, tüm günün havuzlukta geçtiği Akdeniz seyirleri için tasarlanmış. 12 kişinin rahatlıkla ağırlanabildiği kokpitte uzanıp denizin tadını çıkarabilecek rahat koltuklar ve açılıp kapanabilen masalar, konfora yönelik ayrıntılarda öne çıkıyor. Standart olarak bulunan hardtop, tersanenin kompozitteki kabiliyeti sayesinde teknenin silüetini bozmayacak kadar ince bir şekilde yapılmış. Karbon kompozit hardtop, istenmediği takdirde veya yarışa katılma durumunda bir saatte sökülüp takılabilecek şekilde tasarlanmış. Üzerindeki solar paneller sayesinde de demir yerindeki elektrik ihtiyacının bir bölümü karşılanabiliyor. Sonraki Mishi modellerinde ise solar panellerin lityum-iyon bataryaların gücüyle desteklenmesi ve kapasitenin artırılması hedefleniyor.
Yeni tekneleriyle denizde olmanın gerekliliklerini bilen, konfor ve performansın dengesine inanan, her detayda kalite ve lüksü yaşamak isteyen tecrübeli denizcilere hitap ettiklerini söyleyen Yılmaztürk, Mishi’nin daha önce motoryat kullanıp yelken zevkini tatmak isteyen ya da artan yaş sebebiyle yelkenliden motoryata geçmeyi düşünen denizciler için de çok uygun olduğunu düşünüyor.
GELENEKLER TASARIMA DÖNÜŞTÜ
Savunma amaçlı teknelerle uzmanlaşan tersanenin Mishi’de de güvenlik özelliklerine dikkat etmesi şaşırtıcı değil. Korunaklı ve hemzemin güverte, biraz yüksek tasarlanmış, ince krom borularla teknenin etrafını dolaşan vardavelalar, genel tasarımla uyum içinde olan zarif tutamaçlar, teknede düşünülen güvenlik hissini artıran detaylardan. Mishi 88 ayrıca sadece gövde sertifikasına değil tüm yapısıyla tam RINA sınıflandırmasına sahip. Marka, 102 ve gelecek diğer tüm modellerde de teknenin tümüne sertifika almaya devam edeceklerini belirtiyor.
Monaco Yacht Show 2024’te Mishi 88 ile yerini alacak olan tersane, yeni modeli Mishi 102’nin tanıtımını da aynı fuarda gerçekleştirecek. Markalarını öncelikle Avrupa ülkelerine tanıtacak tersanenin gelecek hedefleri arasına ABD’de de bulunuyor. mishiyachts.com
