Atlas Okyanusu geçişi sırasında karşılacağım koşullarla başa çıkıp çıkamayacağım beni oldukça endişelendiriyordu. Ancak insan beyninin ve düşünce gücünün beden üzerindeki etkisini keşfetmemin ardından bu seyir bambaşka bir deneyime dönüştü.
Yazı ve Fotoğraflar: Ali Çiçekli
rma kasırgasının devasa beton binaları nasıl kağıttan kuleler gibi yıktığına ve marinada bağlı bir tekneyi nasıl iki katlı bir binanın çatısına çıkardığına şaşırıyorum. TV ekranından, doğanın ne kadar güçlü, insanlığın ise doğayla inatlaşmaya kalktığında ne kadar çaresiz olduğunu bir kez daha görüyorum.
Fırtına sezonu sona doğru yaklaşırken bu yıl da Atlas Okyanusu’nu geçecek dört binden fazla denizci ve binden fazla tekne için hummalı bir hazırlık sürecinin tüm heyecanıyla sürdüğüne eminim.
Kasım ayı ortasından başlayarak aralık ayı sonuna kadar binlerce denizci, hayatlarının muhtemelen en keyifli ve unutulmaz yolculuğunu yaşayacaklar. Bu denizciler, aynı zamanda her şey yolunda giderse yaklaşık 3 bin 100 deniz milini 20-24 gün gibi bir sürede kat etmek için, geçecekleri fiziksel ve psikolojik dayanıklılık testinde nelerle karşılaşacaklarını da zihinlerinde canlandırmaya çalışıyorlar.
Okyanus geçişi konusunda benden çok daha tecrübeli denizcilerin olduğunu biliyorum. Ben de geçtiğimiz yıl İspanya Kanarya Adaları’ndan Karayipler Martinik Adası’na dört tanımadığım İspanyol denizci ve 1976 model 46 ayak keç arma bir Vagabond’la yaptığım ve 23 gün süren bir seyir gerçekleştirmiştim. Tamamladığımız Atlas Okyanusu geçişinde neler hissettiğimi paylaşmak için bilgisayar başına geçip yazmaya başladım.
PSİKOLOJİK HAZIRLIK
Atlas Okyanusu geçişi sırasında karşılaşacağım koşullarla başa çıkıp çıkamayacağım beni oldukça endişelendiriyordu. Ne de olsa daha önce en fazla iki gece üç gün hiç durmadan seyir yapmıştım. Bu seyrin büyük bir kısmı karayı görerek ve uzun süredir tanıdığım arkadaşlarımlaydı.
Gündelik rutinimde kendimi hapsettiğim beton plaza içerisinde birçok beyaz yakalı gibi ihtiyaçlarımı karşılamak, ödeyebildiğim sürece akıllı telefonun tuşlarına dokunmak kadar kolaydı. Ben de aslında ihtiyacım olmayan şeyleri tüketme çılgınlığı içerisinde daha fazla çalışırken, bilgisayarım, telefonum, internet, araba veya bir sağlık sorunu yaşadığımda hastaneye ulaşma gibi kolaylık olduğunu sandığım koşullar elimden alındığında bu yeni koşullara nasıl ve ne kadar sürede uyum gösterebilecektim?
Uzun seyir psikolojisi yazısının devamını Kasım 2017 sayımızda okuyabilirsiniz.