TYF ve TAYK arasında yaşanan tartışma nedeniyle kimse önünü göremiyor; bu kısa vadede yelkencileri uzun vadede yelken sporunu karaya oturtabilir.
Olağanüstü zamanlar kişilere olağan görünmeye başlayınca her şeyi bir kez daha düşünmek gerekir deniyor. Kırklı yaşlarımın sonuna gelirken hem siyasi hem de sosyal birçok olağanüstü zamana şahit oldum. Her zaman ülkemizin gündemi karışık ve değişken oldu. Bir yandan da bu duruma alıştık; her gün yeni bir gündem bekler olduk. Uzun yıllardır içinde bulunduğum yelken camiasıysa tam tersi bir yol izledi; nispeten uzun vadeli planlar yapılıp, sorunlar kavgayla değil karşılıklı alttan almalar ve toleransla çözüldü ya da çözülür gibi yapılıp zamana bırakıldı.
Birbirine karşı olanlar bir zaman geldi aynı masada oturmayı başardı, egolarını dizginlemeyi bildi. Bugün geldiğimiz durumdaysa geçmişteki örneklerinin tersine, yat camiasında yaşadığımız karışıklıkta, oturup bir orta yol bulmak yerine, taraflar safları daha da sıklaştırıp, bölünmenin ve kaosun düzeyini artırıyor.
Bugüne kadar icraatlarını en sert dille eleştirdiğimiz TAYK, bugün mağdur durumda. Bunun yanında tartışmada belki de haklı olan Yelken Federasyonu takındığı tavır ve icraatları nedeniyle haksız konumda. Geçen ay TAYK bir hayli geç kalmış olmalarına rağmen bu olayla ilgili bakış açılarını yat camiasına açıkladı. Keşke federasyon da aldıkları kararların nedenlerini açıklasa da bizler de dedikodulara kalmadan konuyla ilgili fikir sahibi olabilsek.
Olimpiyat Oyunları’na bu kadar kısa süre kala federasyonun asıl görevi olan centerboard yarışçılığına önem vermesi, TAYK’ınsa yarışçılar için kupa töreninden çok, yarışların düzeyinin daha önemli olduğunun farkına varıp, bu konuda çalışıp kendini geliştirmesi gerekiyor. Bu çekişme bu şekilde sürerse, bir iki yıl içinde, yat yarışçılığına yatırım yapacak ne tekne sahibi ne de sponsor kalır. Kaos içindeki bir gruba hiçbir firma yatırım yapmaz. Devletten ödeneği her yıl azalan federasyonsa en önemli gelir kaynaklarından birini, belki de en önemlisini kaybeder. Bugün dizginlenemeyen egolar, gelecekte sporumuzun sonunu getirir. Biz sessiz çoğunluğunsa taraflara acil çözüm için baskı yapmamız gerekiyor.
Uluslararası düzeyde Provezza ve Uno ekiplerinden sonra bir ekibimiz daha oldu; Melges 32 sınıfında Eker ekibi, iyi de bir yatırımla yarışlara İtalya’da başladı. Dünya şampiyonasına kadar sürecek uzun bir yarış programı olan ekibe başarılar diliyorum. One design’a olan inancından dolayı da Ahmet Eker’i kutluyorum, uzun soluklu başarı dolu sezonlar dilerim kendilerine. Yarış programında yaşanan buhran nedeniyle Orient Express ekibi olarak biz de kararsızlıklar içindeyiz. Ekibin, büyük bölümü yurtdışı yarışları olan programına bakınca, ilk yarışımız Marmara adası gibi görünüyor. Amerikalı antrenörümüz Dave Scott’la yarış programı belli olmadığı için bu yıl planladığımız yarışları ve antrenmanları yapamayacağız. Ekip ve yarışlarla ilgili daha iç açıcı haberleri gelecek ay paylaşabilirim diye umut ediyorum.
Adil ve kolayına rüzgârlar dilerim. MBY