Etkili bir tasarım, zekice yönetilen bir firma, iyi halkla ilişkiler ve kalite… Vespa’dan bahsediyoruz. Yarım asırdan uzun süredir modası geçmeyen bir yaban arısından…
Yazı: Eray Emin Aydemir
1946 yılı… “Il Duce” lakaplı Benito Mussolini’nin diktatörlüğünde İkinci Dünya Savaşı’nda yer alan İtalya, alınan mağlubiyet ve yaşanan siyasi değişimlerin sonrasında toparlanmanın yollarını arıyordu.
Savaş sonrasında ekonomisi çöken İtalya’da havacılık ve otomobil sektörünün gelişmesi oldukça zordu. Ayrıca sürekli yaşanan hava bombardımanları sonucunda yollar harap bir haldeydi. Özellikle şehirlerde araba kullanmak imkânsız hale gelmişti. Bombalanan yerler arasında ülkenin en büyük uçak üretim merkezlerinden biri olan Piaggio şirketine ait Pontedera fabrikası da vardı. Fabrikanın yönetimine geçen Enrico Piaggio, hem vatandaşlarına bir ulaşım aracı sağlamak hem de şirketi ayağa kaldırmak için daha önce de denediği motosiklet üretimine tekrar yönelirken, havacılık mühendisi Carradino D’Ascanio’nun tasarımını görünce bağırdı: “Sembra una vespa!” (Yaban arısına benziyor)
Dahi mühendis D’Ascanio, Vespa’nın tasarımında Piaggio’nun isteğiyle 1944 yılında 100 adet üretilen Paperino” (Donald Duck) ismini taşıyan scooter’dan esinlenmişti. Yaptığı değişiklikler devrimseldi. Tekerleğin doğrudan şanzımandan çalışmasıyla tahrik zinciri ortadan kalkarken, vites kolu ise gidona yerleştirilmişti. Bu önemli özelliklerin yanı sıra, sürücüyü korumak için kaportanın eklenmesinin ardından, Enrico Piaggio tasarım onayını verdi ve yollardaki yaban arısının macerası başladı. İtalyanların Vespa’ya ilgisi muazzam oldu.
Yollardaki yaban arısı Vespa ‘ hikayesi Eylül 2017 sayımızda okuyabilirsiniz.